Mustafa SARIİPEK
Akçakoca'dan Manş Denizi'ne uzanan bir yazı yolculuğu "Aşk Mektupları Yağardı Manş Denizi'ne.." 1960 yılında Akçakoca'da doğan Saime Karslıoğlu Siner'in hayatı, Düzce'den Hollanda'ya, oradan Fransa'ya uzanan bir yolculukla şekillendi. Yazarlık serüveninin fitilini ise Fransa'nın Le Havre kentinde, sessiz bir öğle vakti, Manş Denizi'ne açılan yük tırlarını izlerken yaşadığı derin içsel deneyim ateşledi.
Saime Karslıoğlu Siner, yeni kitabının tanıtımını imza gününü dostlarıyla birlikte güzel bir törenle gerçekleştirirken kitabı hakkında bilgiler verdi. Siner ayrıca bundan sonra sırada neler olduğuyla ilgili de açıklamalarda bulundu.
BİR AN, BİR DOKUNUŞ, BİR BAŞLANGIÇ
Yalnız bir evde, mutfak camının önünde başlayan bu sessiz an, yazarın ifadesiyle "dış bilincin devreye girdiği" bir farkındalığa dönüştü. Gözlerinin önünden akan imgeler, kalem ve kâğıtla kurulan güçlü bir dostluğun kapısını araladı. İşte bu an, Aşk Mektupları Yağardı Manş Denizi'ne kitabının da doğuş noktası oldu.

AŞK, HAFIZA VE İÇSEL YOLCULUK
Kitap, sadece bir aşk anlatısı değil aynı zamanda göç, bekleyiş, iç konuşmalar ve insan ruhunun derinliklerine uzanan şiirsel bir yolculuk olarak çıkıyor karşımıza. Manş Denizi, bu anlatıda hem bir mekân hem de duyguların sessiz tanığı.
Aynı zamanda bu kitap 60. yılın tanığı durumunda bazen rüyalarla bazen de yüreğe akan dizelerle Karya'nın şahsında okurlarına sunuluyor.
ÜRETKEN BİR KALEMİN YENİ DURAĞI
Saime Karslıoğlu Siner'in edebiyat yolculuğunda Asker Oğlum ve Terör, Çocukluğumun Cebi, Aynanın Öteki Yüzü ve Araftan Mektuplar gibi toplumsal ve bireysel hafızaya dokunan eserler bulunuyor. Aşk Mektupları Yağardı Manş Denizi'ne ise yazarın duygu dünyasını en yalın ve en derin haliyle okura sunduğu özel bir çalışma olarak dikkat çekiyor.

AŞK MEKTUPLARI YAĞARDI MARŞ DENİZİ'NE
Kitabın özüne baktığımızda kısaca okurlarını nerelere götürdüğüne göz atacak olursak; "
Yılbaşı Noel tatili sonrası: Karya geçmişiyle vedalaşarak okumakta olduğu fakülteye doğru yola çıkmıştır. Fakülte Fransa'nın Normandiya bölgesindedir.Yoğun kar yağışı dolayısıyla yolların kapalı olduğu söylenmektedir. Başka bir söylentiye göre tren rayları buz tutmuş olduğundan, yolcu trenleri ağır aksak yollarına devam etmektedirler. Karya'nın babası tarihin izinde ülkeler arası çalışmalar yapan işini seven tecrübeli bir arkeoloktur.. Annesi ise müzik öğretmeni.. Karya doğduğunda kızına Karya, annesi ise ikinci isim olarak Melodi adını vermiştir. Karya çocukluk yıllarında annesinin çaldığı melodi seslerine karışan babasının anlatmış olduğu efsanelerle özellikle Karya Efsaneleri'ni dinleyerek büyümüştür. (okurun karşısına aşkın yolculuğunu besleyen egzotik hikayeler arasında, bazen de rüyalara serpiştirilerek çıkarlar.)"
TREN YOLCULUĞU BEKLENEN SAATLERDEN DAHA UZUN SÜRER
"Bazı bölgelerde raylarda buz temizleme çalışmaları nedeniyle, tren yolculuğu beklenen saatlerden daha uzun sürer. Tren Belçika ülkesini aşıp; Fransa topraklarına girdiği sırada hava iyice kararmıştır. Yolcu vagonu içinde seyahat eden insanların arasında 2. Dünya savaşına bizzat katılmış daha sonra Avrupa kıtasının toparlanması dönemine tanıklık etmiş insanlar da vardır. Karya büyüdüğü sırada dinlediği çocuk masallarının yanı sıra, sevgili babasından Ege efsanelerini de dinlemiştir. Yolcu vagonunun içi sıcak olduğu kadar sıcacık sohbetlere de tanıklık etmektedir. Güzel insanların sohbetleri arasında kah uyur, kah uyanık yolculuk ettiği sırada Karya'nın rüyalarına Ege efsaneleri düşer. Bu bazen Knidos efsaneleri bazen de Ege yöresinin rengini gökyüzündeki mor bulutlardan alan mor denizidir.. Başka bir rüyada güzel kokulu Nergiz çiçeğidir."

İKİ KALP ARASINDA AŞKIN YOLCULUĞU
"Tren Belçika'yı aşıp, Paris Gare Du Nord tren garında durduğunda iki kalp arasında aşkın yolculuğu başlamıştır. Yolculuk, Gare Saint Lazare Tren İstasyonundan başka bir trenle hatta saçı sakalı birbirine karışmış, kimi uyur kimi hiç susmadan konuşan şarapçılar tanıklığında Caen şehrine kadar sürer. Aşkın yolculuğu yol üzerinde kendine katılan yoldaş hikayelerle yükselişini sürdürür. Bunlardan biri 2.Dünya savaşında Normandiya çıkartmasının yapıldığı sahilde savaşta kaybolan eşinin ruhuna uğrayan kadındır. Hayat akıp gittiği sırada aşkın yolculuğu da Caen şehrinden yola çıkıp birkaç gün Paris sokaklarında gezip dolaşarak Alplere doğru uzar gider. Tatilde oldukları otelden ayrılıp doğa yürüyüşü yaptıkları sırada, kamp çadırında kalan Karya yok olmuştur! Karya'nın tatil arkadaşları arasında bulunan Aborjin gencin iz sürmeleri de sonuç vermeyince, şapkalarını eldivenlerini çıkararak arkadaşları için dua edip oradan ayrılırlar."
YILLAR SONRA KARYA YENİDEN LE HAVRE SAHİLİNDEDİR
"Yıllar sonra Karya yeniden Le Havre sahilindedir.. Vakit gece yarısına doğru yaklaştığı sırada gün batımı İngiltere taraflarına doğru devam etmektedir. Bir gemi belirir sularda.. Belki bir yük gemisi, belki kargo.. Dakikalar sonra aynı anda çocuklarıyla birlikte, aynı yöne bakan beyaz tenli başka bir kadın daha vardır. Omzunda asılı seyahat çantasıyla çocuklu kadının yanında çikolata renkli bir adam belirir. Çikolata renkli adam sütlü kahve renkli iki küçük çocuğu ve Manş Denizi suları üzerinde yolunu gözleyen eşiyle sarmaş dolaş olduğu sırada, Karya genç adamın az önce limana yaklaşan gemiden indiğini anlar.. Onlar evlerine doğru yol aldıkları sırada Karya sevdiği adama bir kez daha aşık olur."
MEKTUPLAR YENİDEN CANLANIR
"Daha önce okumuş olduğu mektuplar satır satır Manş Denizi'nin üzerinde yeniden canlanır. Karya, o an keskin çizgi eşiğinden geçmekte zorlanan kararına, ilk adımını attırmıştır.. Aşk masalının kahramanı kuzeydi. Kuzeyin rengi ise okyanus mavisi. Gökyüzünün himayesine aldığı çırpıntılı denizin en sakin hali geceydi. Beyaz gecelerin rengi ise lacivertti. Tesadüflere inanılmalı mıydı bilinmez. Aslolan her şeye rağmen yola devam etmekti.. Dizeleri eşliğinde yeni hayatına doğru yürür gider."