Mustafa SARIİPEK
Deniz kaplumbağaları, milyonlarca yıldır okyanuslarda süregelen yaşam döngülerinin tanık ve taşıyıcısı. Türkiye ise Akdeniz'deki en önemli yuvalama alanlarına sahip ülkeler arasında yer alıyor. WWF-Türkiye ve Doğa Koruma ve Milli Parklar 7. Bölge Müdürlüğü iş birliğiyle Adana Akyatan Kumsalı'nda yürütülen çalışma, bu türler için umut veriyor.
Her yıl 1 Haziran–15 Eylül arasında gerçekleştirilen saha faaliyetleriyle 2006'dan bu yana 270 binden fazla yavru güvenle denize ulaştırıldı. Yeşil deniz kaplumbağalarının bir zamanlar doğdukları kumsala 15–20 yıl sonra yeniden dönmesiyle, program "ikinci nesil anneleri" ağırlamaya başladı. Bu uzun soluklu emek, IUCN'nin 2023 değerlendirmesinde Akdeniz alt popülasyonunun "kritik tehlike" statüsünden "tehdide yakın" seviyeye çekilmesinde etkili oldu.
KAPLUMBAĞALAR CİDDİ TEHDİTLERLE KARŞI KARŞIYA
Deniz çayırlarını biçerek denizlerin oksijen üretimine destek olan, kumsalların verimliliğini artıran ve deniz ekosisteminin dengesini koruyan kaplumbağalar, hâlâ kıyı yapılaşması, plastik atıklar ve iklim değişikliği gibi ciddi tehditlerle karşı karşıya.
Akyatan'da 20 yıldır süren koruma programı, bilimsel takip, gönüllülük ve iş birliğinin doğayı nasıl iyileştirdiğinin güçlü bir örneği. Ancak uzmanlar, "Daha çok işimiz var" diyerek türlerin ve yaşam alanlarının korunmasında toplumsal desteğin önemine dikkat çekiyor. Gelecek nesillere yaşayan bir dünya bırakmak hâlâ mümkün — yeter ki bugün harekete geçilsin.

DENİZ KAPLUMBAĞALARI NEDEN ÖNEMLI?
Deniz Kaplumbağaları deniz çayırlarını biçerek sağlıklı büyümelerini destekler; bu da denizlerin oksijen üretimine ve karbon depolamasına katkı sağlar. Kumsallara yuva yaptıklarında, yumurta kabukları gibi geride bıraktıkları besin maddeleri, kumun verimliliğini artırarak kıyı ekosistemlerini destekler. Denizlerdeki besin zincirinin dengelenmesine yardımcı olurken bu sayede deniz ekosisteminin sağlıklı kalmasını sağlar. Ancak;
* Kıyı yapılaşması ve kumsal arkasındaki yapay ışıklar, yavruların yönünü şaşırmasına ve ölmesine neden olabilir.
* Kıyıya atılmış plastik şişeler, poşetler ve diğer çöpler, yavruların denize ulaşmasını zorlaştırabilir.
* Plastik atıklar ayrıca ışığı yansıtarak yavruların deniz yerine karaya, yollara veya yerleşim yerlerine (yönelmesine) neden olabilir.
* Sahillerdeki ip, ağ parçaları ve benzeri atıklar, yavruların vücutlarına dolanarak onların hareket kabiliyetini kısıtlayabilir, hatta tamamen engelleyebilir.
* Deniz kaplumbağaları için bir diğer tehdit de iklim değişikliği. Yuvanın bulunduğu noktadaki kum sıcaklığının 30 derecenin üzerine çıkması, yavrular arasında dişi oranının artmasına ve popülasyon dengesinin bozulmasına yol açabilir. Ayrıca deniz seviyesinin yükselmesi, kıyıdaki yuvaların sular altında kalma riskini artırabilir.
20 YILLIK ÇALIŞMA
Tüm bu riskleri azaltmak için 20 yıldır gerçekleştirdiğimiz çalışmalar güzel sonuçlar veriyor. Akdeniz'de yeşil deniz kaplumbağalarının yuva sayılarında artış gözlemleniyor. IUCN (Dünya Doğayı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği)'nin 2023 sonunda paylaştığı tehlike altındaki türlerle ilgili güncel değerlendirme sonuçlarına göre Yeşil deniz kaplumbağası (Chelonia mydas) Akdeniz Alt Popülasyonu "Kritik tehlikede (CR) statüsünden, Tehdide yakın (NT) statüsü"ne alındı.
Bu başarı, doğa korumanın sabır, kararlılık ve güçlü iş birlikleriyle mümkün olduğunun güçlü bir kanıtı. Bilim, iş birliği ve kararlılıkla, 20 yıldır Akyatan'da bu eşsiz döngüyü koruyoruz. Fakat daha çok işimiz var. Yapmamız gereken, türleri ve yaşam alanlarını korumak. Gelecek nesillere yaşayan bir dünya bırakabilmek bizim elimizde.