İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, "Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Abdullah Öcalan'ı getirtip konuşturacağını zanneden varsa Uzun Çarşı boydan boya gelsinler bakalım. Abdullah Öcalan'ı umut hakkı çerçevesinde serbest bırakacağını düşünen varsa buyursun gelsinler, Uzun Çarşı boydan boya. Bu milletin birliğini, dirliğini, dilini, beraberliğini bozmaya cesaret edecek olanlar varsa; işte onlar orada, Türk milleti de burada. Uzun Çarşı boydan boya! Buyurun gelin, bekliyoruz" dedi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ile İYİ Parti Samsun Milletvekili Erhan Usta arasında Plan ve Bütçe Komisyonu'nda yaşanan tartışmaya değinen Dervişoğlu, "Erhan Usta'nın söylediği sözlerin, yönelttiği eleştirilerin, sorduğu soruların sonuna kadar arkasındayım" diye ekledi.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin Eskişehir 4. Olağan İl Kongresi'nde konuştu.
İYİ Parti'nin kurulma aşamasında oynanmak istenen oyunlara ve partiye vade biçilme çabalarına işaret eden Dervişoğlu, Bunların hepsini müştereken yaşadık. Hangi zorlukları geçerek bu noktaya geldiğimizi benden iyi biliyorsunuz. Ben 'Şöyle, böyle olaylar yaşadık' diyerek, bundan siyaseten sığ ve çiğ bir söylem üretmekten yana değilim. Ama eğer bir kötülüğün muhatabı kılınmak isteniyorsak herkes bilmelidir ki; biz sadece İYİ Parti değiliz, aynı zamanda da cesurlar hareketiyiz. Her zorluğa her ihanete her bize yöneltilmiş olumsuzluğa karşı da direnç göstermeyi biliriz. Siyasi ömrümüzde vade biçmişlerdi. Gelsinler Eskişehir'de görsünler, İYİ Parti bitmiş mi?" dedi.
"Cehennemin dibine kadar yolları var"
İYİ Parti'yi bitirmek için milletvekili transferleri yaptıklarını savunan Dervişoğlu, "Bunlardan bir tanesi de sizin helal oylarınızla seçilmiş ama haramzadelere teslim olmuş biri. Onlara ne zaman cevap vereceğimizi göreceksiniz, zaman gösterecek. Sandık bu milletin önüne geldiğinde, millet kimi nasıl ödüllendirecek, kime de hangi cezayı verecek göreceksiniz. Şimdi o dönemlerde bunlar çok rahat yapıldı. Neden? Çünkü herkesin ortak bir kabulü ve inanmışlığı vardı. İYİ Parti'nin siyasi ömrünün tükeneceğine inanmışlardı. O dönemlerde bu gidişler gelişler olduğunda da hiç kimse bir şey söylemiyordu. Başta ben olmak üzere, bu partiden ayrılmak isteyen bir tek kişiye kararını değiştirmesi noktasında tek bir kelam sarf etmedim. Çünkü ben siyasetin gidenlerle değil, kalanlarla yapılacağına tecrübeyle sınanmış birisiyim. Buradan bir kişiyi kaybedersem sabahlara kadar uykusuz kalırım ama gidenler gittiği yere kadar gitsinler. Cehennemin dibine kadar yolları var. Siyasi cennette gittikleri kanaatini de taşımıyorum. Elbette ki ödeyecekleri bir bedel var. Demokrasilerde bu bedelleri millet ödetir" ifadesini kullandı.
"Birbirinizi öyle sıkı sarılacaksınız ki aranıza şeytan sızamayacak"
O dönemlerde çok fazla etkilenmediklerini belirten Dervişoğlu, "Ama şimdiki kayıplarımızdan etkileniriz. Bunu asla ve kata aklınızdan çıkarmayın. Onun için birbirinize sıkı sıkıya sarılmak mecburiyetindesiniz. Karıncalar gibi çalışmak, arılar gibi bal üretmek mecburiyetindesiniz. Yatarak siyaset yapılamaz. Dün bizi hiç kimse yerimizde tutunacağımızı ön görmeyerek önemsemiyordu belki ama artık bilin; siz büyüdünüz, partinizi büyüttünüz. Partiniz Türk siyasi hayatında vazgeçilmez bir temel yapıya dönüştü ve toplumun büyük kesimi tarafından vazgeçilmez tek kale haline geldi. Artık bilin ki içeriden de dışarıdan da düşmanlar olacaktır. Bizi çok fazla rahat bırakmamak için, içeriden ve dışarıdan bir takım olumsuz işlerle karşı karşıya kalma ihtimalimiz muhtemeldir. İYİ Parti'yi büyüttünüz, itibarını yükselttiniz diyorum.
Bunu hazmedemeyenler olacaktır. Türkiye'de demokrasiyi katletmek isteyenler buna rıza göstermeyecektir. Türkiye'de adaleti yok etmek isteyenler buna karşı bir direnç sergileyeceklerdir. İYİ Parti'nin üzerine birtakım oyunlar, birtakım senaryolar kurgulamak isteyeceklerdir. Bunlara karşı son derece uyanık olmanızı öneriyorum. Birbirinizi öyle sıkı sarılacaksınız ki aranıza şeytan sızamayacak" şeklinde konuştu.
"Milletin emeğinden çalınanları, karınlarından çıkarmak boynumuzun borcu"
Gerçekleştirdiği ziyaretler sırasında halinden memnun bir tek kişiye bile rastlamadığını kaydeden Dervişoğlu, "Ne tarlasını eken ve toprağa düşürdüğü terin karşılığını alamayan çiftçi memnundur. Ne kepenk kapatmak mecburiyetinde kalan kredi, faiz ve SGK borçlarıyla uğraşan esnaf halinden memnundur. Ne sanayici halinden memnundur. Emekli zaten açlık sınırının altında hayatını idame ettirmek ve tenceresini kaynatamamaktan muzdariptir. Memur zor şartlarda hayatını idame ettirmeye çabalamaktadır. Velhasıl Türkiye'de halinden memnun hiç kimseye rastlanmamaktadır. Halinden memnun olan sadece bu iktidar ve bu iktidarın yandaşlarıdır. Çalmakla doymayanlar, geleceğe taşıyacakları bir şey olmadığını bilmelerine rağmen hallerinden memnundur. O haramzade çetesinin, bu milletin emeğinden çalıp da kursaklarından geçirdiklerini onların karınlarından çıkarmak da boynumuzun borcu olmalıdır" değerlendirmesini yaptı.
"Türkiye'nin tükenişine vesile olabilecek bir bütçeyle karşı karşıyayız"
Tükeniş Bütçesi dediği 2026 bütçesine dair eleştirilerde bulunan Dervişoğlu, "Bu bütçenin şimdiden 2 trilyon 700 milyar açık vereceği ve yine bütçeden 2 trilyon 700 milyar lira faiz ödeneceğini görüyoruz. Bu bütçede para kur ve faiz politikalarına dair milletin refahına vesile olabilecek hiçbir düzenleme yok. Bu bütçede kamu maliyesinin israfını engelleyecek hiçbir düzenleme yok. Bu bütçede yapısal reformlarla ilgili hiçbir düzenleme yok. Dolayısıyla Türkiye'nin tükenişine vesile olabilecek bir bütçeyle karşı karşıyayız. Parlamentoda görev yaptığımız zamanlar içerisinde, bürokratlar tarafından saraydan hazırlanarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gönderilen bütçenin tek bir kelimesini tek bir rakamını Meclis değiştirmeye muvaffak olamamıştır. Saraydan binlerce sayfa dokümanla gelen bütçe, iktidarın oy çokluğuyla onaylanmış ve yaşama geçirilmiştir. Yine aynı durumla karşı karşıyayız ama bu duruma karşı sessiz kalabilme ihtimalimiz söz konusu değildir" dedi.
"İşte o zaman anladım ki; hepsi bir, biz tekiz"
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ile İYİ Parti Samsun Milletvekili Erhan Usta arasında Plan ve Bütçe Komisyonu'nda yaşanan tartışmaya değinen Dervişoğlu, "Aman efendim, nasıl konuşuyormuşuz diye Türkiye ayağa kalk. Sorduğu soru da çok manidar değil. Türkiye'nin bildiği bir gerçeği ifade etti ama bütün Türkiye'nin bildiği bir gerçeğin dile getirilmesinden bile o denli rahatsız oldular ki, bu anlamsız tepkiye anlam yükleyebilmek için zihnimde çaba sarf ettim
Hadi ben Numan Kurtulmuş'u biliyor ve tanıyorum. Onun böyle bir şeye tepki göstermesi son derece de normal geliyor. Ama Türkiye'de neredeyse bütün siyasi partilerin sözcüleri sayın Erhan Usta'nın yapmış olduğu eleştirilerin üslubunu tartışmaya başladı. İşte o zaman anladım ki hepsi bir yana, biz tekiz tek." ifadelerini kullandı.
"Bu soruları sormayalım mı?"
Usta'nın yönelttiği soruları hatırlatan Dervişoğlu, "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı'na 'Siz bir komisyon kurdunuz. Meclis iç tüzüğüne göre sizin böyle bir yetkiniz yok. Olmayan bir yetkiyle bu komisyonu nasıl kurdunuz? Bu soruyu cevaplayın' dedi. Biz Türkiye'de bu soruyu soramayacak mıyız? 'Türkiye'de birinci açılım süreci esnasında. Abdullah Öcalan denen cani İmralı'da ziyaret edilince, o zamanki adıyla bir hakikat komisyonu kurulmasını arzuladığını dile getirmiş. Kurmuş olduğunuz bu komisyonu, Abdullah Öcalan'ın bu emeline hizmet etmiş olmaz mı?' diye sordu. Biz şimdi bu soruyu sormayacak mıyız? 'Sizin Abdullah Öcalan sevdamızı anlıyorum. Ama Abdullah Öcalan 2013 yılında -bir anayasa konvansiyonu kurulursa Sayın Numan Kurtulmuş'tan istifade edilmesi gerekiyor- diyor. Abdullah Öcalan'ın bu Numan Kurtulmuş sevdası nereden geliyor' diye soruyor. Sormayalım mı Eskişehirliler? Meclis Başkanı bunların hiçbirine herhangi bir cevap vermeden kalkıyor, üslubu yönüyle de parti sözümüzü ağır bir dille eleştiriyor. Buradan söylüyorum; Erhan Usta'nın söylediği sözlerin, yönelttiği eleştirilerin, sorduğu soruların sonuna kadar arkasında durmaya devam edeceğim" şeklinde konuştu.
"Uzun Çarşı boydan boya!"
Süreç kapsamında kurulan komisyona katılmadıklarını hatırlatan Dervişoğlu, "Ne demişlerdi bizlere 'Herhangi bir pazarlık yok, örgüt silah bırakacak, Türkiye'de barış olacak' Peki Türkiye bugünlerde neyi konuşuyor? Abdullah Öcalan'a komisyon gidecek ziyarette bulunacak mı, onu konuşuyor. Peki neyi konuşuyor? 'Umut hakkı üzerinden özgürlüğüne kavuşturulacak mı? Bir siyasi af durumu söz konusu olabilecek mi?' Örgüt neyi söylüyor? 'Abdullah Öcalan serbest bırakılmadan silahları bırakmayız' diyor. Bunların hiçbiri benim lafım değil, sizin de lafınız değil. Bunlar örgüt mensuplarının lafı. Bu komisyonu kuran Cumhur İttifakı'nın oluşturduğu siyasi yapıların lafı. Ne söylüyorlarsa kendileri söylüyorlar. Anayasa'dan Türklüğün çıkarılabilmesi için 66. Madde'yi, ana dilde eğitimi mümkün kılabilmek ve dil çokluğuna vesile olabilmek için ana dilde eğitim meselesinin gündeme getirilmesini ben söylemiyorum. Biz sadece bunların niyetlerini ifşa ediyoruz. Yapmak istediklerinin neye mal olacağını anlatmaya çalışıyoruz. Türkiye elbette ki 3-5 tane eşkıyanın ya da onları destekleyen emperyalist güçlerin mücadelesiyle yıkılacak kadar ucuz bir devlet değildir, biz bunu biliyoruz. Biliyoruz ama tartışılmaz değerlerimizin tartışma masasına yatırılması suretiyle aşındırılmasına rıza göstermediğimizi ifade etmek amacıyla karşı çıktığımızı dile getiriyoruz. Bizim söylediğimiz bir şey yok. Biz zaten en başında söylemişiz kardeşim, daha ne söyleyeceğiz? 'Cumhuriyeti yıktırtmayacağız. Bu büyük milleti böldürtmeyeceğiz. Kardeşliğimize zarar verdirtmeyeceğiz' demişiz. Bu meseleler tartışılsın istiyorlar, hiç boş yere tartışmayın. Eğer gücünüz yetiyorsa yaşama geçirin. Bakın söylüyorum; Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Abdullah Öcalan'ı getirtip konuşturacağını zanneden varsa Uzun Çarşı boydan boya gelsinler bakalım. Abdullah Öcalan'ı umut hakkı çerçevesinde serbest bırakacağını düşünen varsa buyursun gelsinler, Uzun Çarşı boydan boya. Bu milletin birliğini, dirliğini, dilini, beraberliğini bozmaya cesaret edecek olanlar varsa; işte onlar orada, Türk milleti de burada. Uzun Çarşı boydan boya, buyurun gelin bekliyoruz. Hepiniz bir, biz tekiz" diye ekledi.
"Bu memlekette açlık varsa iman zafiyeti içindedir"
Türkiye'nin AK Parti iktidarı dönemindeki değişikliklerine değinen Dervişoğlu, "Bunların zamanında deist ve ateist sayısı arttı. Bunların zamanında gençlerimiz arasında en çok din değiştirme zuhur etti. Dini istismar ederek dinden çıkanın yönettiği bir ülke konumuna geldiğimiz için bunlarla karşı karşıya kaldık. Kimsenin imanını sorgulamak gibi de bir şeyimiz yok. Ama ben imanı sadece secdeye gelmekle ya da elleri açıp Allah'a yakalamakla tarif etmiyorum. Bu memlekette açlık varsa iman zafiyeti içindedir. Bu memlekette yoksulluk varsa, bu memlekette yolsuzluk varsa, bu memlekette liyakatsizlik varsa, bu memlekette haksızlık, hukuksuzluk varsa sabahtan akşama kadar secdeden başınızı kaldırmazsanız bile imanınız tartışılır. Bu açık ve net bir durumdur. Bu gerçekleri göreceğiz. Biz şimdi asgari ücreti konuşmayalım mı? Açlık sınırının 30 bin liranın üzerine çıktığı, yoksulluk sınırının 100 bin liraya yaklaştığı bir dönemde, asgari ücret olarak 30 bin lira bile olmayacak bir rakamın tartışılıyor olmasını konuşmayacak mıyız? Bunu konuştuğumuzda haksızlık, hukuksuzluk, seviyesizlik mi yapmış olacağız?" dedi.
"İYİ Parti bunlara sessiz mi kalsın?"
Türkiye ve Almanya'nın İngiltere'den gerçekleştirdiği uçak alımlarındaki fiyat farkına işaret eden Dervişoğlu, "Almanya'nın almış olduğu uçak bizim aldığımızdan 235 milyon pound ucuz. Adamlar 165 milyona almışlar, biz 400 milyona almışız. 20 tane uçak için bu fakir milletin cebinden çıkacak olan paranın Türk lirası karşılığı 263 milyar. Bu para kimin cebine giriyor diye sormayacak mıyız? Bu nasıl bir iştir? Bu millet buna nasıl sessiz ve seyirci kalsın? İYİ Parti Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bu yolsuzluğu, bu usulsüzlüğü dile getirmesin mi? Dile getirdiği zaman da iktidara karşı seviyesizlik mi yapmış olacak? Böyle bir saçmalık söz konusu olabilir mi? Tarlasını ekip toprağa düşürdüğü terinin karşılığını alamayan çiftçinin hakkını savunmak noktasında İYİ Parti sessiz mi kalsın? Gençler üstlerine başlarına çeki düzen verip işe gitmeleri gerekirken, valizlerini toplayıp yurt dışına kaçmak için yer arıyor. İYİ Parti buna sessiz mi kalsın? Esnaf borçlarıyla, vergisiyle uğraşıyor. İYİ Parti buna sessiz mi kalsın?" diye sordu.
"Rahatsız etmeye devam edeceğiz"
İYİ Parti, nerede haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik varsa orada ses çıkarmak için kurulduğunu vurgulayan Dervişoğlu, İYİ Parti'yi şahıslar kurmadı, İYİ Parti'yi büyük Türk milleti kurdu. İYİ Parti millet adına konuşmaya sonuna kadar devam edecektir. İYİ Parti'nin üslubundan rahatsız olduğunu söyleyen varsa herkes iyi bilsin ki; onları rahatsız etmeye devam edeceğiz. Yine altını çizerek ifade ediyorum, onları rahatsız etmemizden rahatsız olanlar varsa, onları da sonuna kadar rahatsız etmeye devam edeceğiz. Kimse bizim üzerimizden başka yerlerle ve yapılarla pazarlık yapabilme imkanına sahip olmayacak, olamayacak" ifadelerini kullandı.
"Milliyetçilerin birliğini elbette önemsiyorum ama…"
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne yönelik eleştirilerde bulunarak parlamenter demokratik sisteme geçiş için verdiklerini sözün arkasında olduklarının altını çizen Dervişoğlu, "Her geçen gün tek adamlığa evrilen ve dışarıdan bakıldığında da meşruiyet tartışması yaratan bu otokratlaşmaya son vereceğiz. Bunun yapılabilmesi için milletin bize desteğinin arttırılması lazım. İYİ Parti emekleriniz ve çabalarımızla Türk siyasetinin vazgeçilmez siyasi kurumlarından birisi haline geldi. Bazen anketlerde yüzde 9-10 çıkıyor. Arkadaşlarımızın bundan memnun olduklarını görüyorum. Yüzde 10 bize yetmez. Bizi yüzde 10-12'lerde sıkıştırmak için bir takım siyaset mühendisleri çeşitli manipülasyonlar da yapıyor olabilir. Bütün siyasi geçmişimi biliyorsunuz. Ama önce şunu bilin, ben nerede olursam olayım merkez siyaset yanlısıydım.
Hatta merkez siyasetin de ötesinde merkez sağ kafalı bir adamımdır ben. Milli ve manevi değerlerimize bağlı kalarak, siyasi yolculuğumuzu sürdüreceğiz ama, İYİ Parti'yi Rahmetlik Süleyman Demirel'in 1965'inde Adalet Partisi'ne dönüştürebilirsek Türkiye'nin geleceğini kurtarırız. İYİ Parti'yi, 1983 yılındaki Turgut Özal'ın Anavatan Partisi gibi yapılandırmaya muvaffak olursak da Türkiye'nin geleceğini kurtarırız. Siyasi geleceğimizi klikleşmede ya da ayrılıkçılıkta arayacağımız yerde birlikte, beraberlikte, bütünlükle aramak mecburiyetindeyiz. Bize diyorlar; 'Şu kesimleri birleştirir misiniz?' Bana göre o kesimler bir zaten. 'Milliyetçilerin birliğine ne diyorsunuz?' diyorlar. Milliyetçilerin birliğini elbette önemsiyorum ama Türk milletinin birliğini her şeyden daha fazla önemsiyorum. Sağcıyla solcuyu, Alevi'yle Sünni'yi, Türkmen'le Kürt'ü birleştirmektir bizim vazifemiz. Onun dışında farklı farklı siyasi görüşlerin oluşturduğu dar alanlarda kısa paslaşmalar yaparak siyasi varlığımızı muhafaza ederiz ama Türkiye'nin kurtuluşuna vesile olacak adımları atmakta zorlanırız" diye ekledi.