Tarih: 21.09.2025 10:00

Günün Kitapları

Facebook Twitter Linked-in

21 EYLÜL TARİHLİ GÜNÜN KİTAPLARI

 

 

Kitapçıların raflarında yer alan  
6 kitabı sizler için yorumladı

 

 

MİTOLOJİ VE İKONOGRAFİ: Kitap insanlığın bağlarını ve bu bağların görsel yansımalarını keşfetmek için bir fırsat, temel bir kaynak.

 

 

 

HERKES KENDİ İÇİNE: "Bu Perde, Artık Önü Arkası YokBu Perdeyi Açmanı İstiyorum"

 

 

 

BUGÜNÜN TASAVVUFU: Kitap; ağır tasavvuf kitaplarıyla hafif romanlar arasında kalan ve onu bulunduğu yerden alıp dengeli bir şekilde karşıya geçirecek köprünün arayışında olanların talebiyle yazılmıştır.

 

 

 

DEVİNİMLER: "Her memlekette kaç tane Konstantin Efendi var kim bilir? Kuşlardan sonra şimdi de milletin yeşilliğine musallat oldular, denilen Konstantinlerden söz edebilirdim."

 

 

 

MOLEKÜLLER: Yazar, kimyaya yüzyılımızın en yaratıcı bilimlerinden biri olarak yeni bir gözle bakmamızı sağlıyor.

 

 

 

EDEBİYAT VE EKOLOJİ: Geleneksel doğa yazını ile güncel doğa anlatıları arasındaki dönüşümü inceleyen teorik katkılar, çevreci anlatıların estetik olduğu kadar duygusal ve bilişsel etkilerini gündeme getiriyor.

 

İşte o kitaplar;

 

 

 

Kitap insanlığın bağlarını keşfetmek için bir fırsat

 

BEDRETTİN Cömert'ten MİTOLOJİ VE İKONOGRAFİ. Hangi türden olursa olsun, bir sanat ürününün tadılması, onun kavranılmasıyla doğru orantılıdır. Eseri ne kadar çok anlamışsak, elde edeceğimiz haz da o kadar yüksek olacaktır. Anlamak ise, araştırmakla, irdelemekle, aklın dışındaki güçlere elverdiğince az pay bırakmakla, sezgi ve izlenimlerimizi dile döküp başkalarına iletilir hale getirmekle gerçekleşebilir. Sanat eserleriyle izleyici arasındaki uzaklığın nedenini sanat tarihi eğitiminin eksikliğinde gören yazar, 38 yıllık ömrünü bu eksikliği kapatmaya adamıştı. Çeviri, deneme ve ders notlarıyla Türkiye'de sanat tarihi yazımına katkıda bulunan en önemli isimlerden biri oldu. Kitap insanlığın bağlarını ve bu bağların görsel yansımalarını keşfetmek için bir fırsat, temel bir kaynak. 252 SAYFA.
(YAPI KREDİ YAYINLARI)

 

 

 

Kapatılmış bir çift göz

 

ERSUN Çıplak'tan HERKES KENDİ İÇİNE. 
Bu Perde, Artık Önü Arkası Yok

Bu Perdeyi Açmanı İstiyorum

Bu Perdeyle Kapatılmış Bir Çift Göz

Baksa Ne Büsbütün Yıldız Basacak Gökyüzünü

Ne De Açılacak Kapının Geniş Kanadan Ufukta Simsiyah 

Düzeltiyorum Kanat Dediğim

kaşlarıdır öldürülen çocuğun. 64 SAYFA. 
(A7 KİTAP)  

 

 

İnsanın en büyük macerası kendini bilme macerasıdır

 

ÇAĞRI Dörter'den BUGÜNÜN TASAVVUFU- Tasavvufa Giriş ve Derinleşme. Hakikat'in Anahtarı İçindedir. Tasavvuf, diri bir gelenektir. Her daim tazedir. Her devirde temsilcileri tarafından o devre uygun olarak aktarılır. Bu nedenle de insanlar üzerinde gerçek dönüşümler yaratır. Ancak zaman değiştikçe, yaşam ve insan da değişir. Bununla birlikte zorluklar, engeller ve sıkıntılar da değişir. Birliktelikler, ev yaşamı, iş yaşamı, sosyal yaşam, hayatın ritmi ve zihnin yapısı da değişir. Ve tıpkı bir çocuğun yetişkinliğe geçerken ebeveynleriyle ilişkisinin değiştiği gibi, insanların O'nunla ilişkisi de değişir. Geriye gerçekleşmesi zorunlu bir değişim daha kalır. Değişen yaşama, değişen insana ve onun değişen sıkıntılarına cevap verecek ilacın değişimi. Elbette özü sabit tutularak... Kitap; ağır tasavvuf kitaplarıyla hafif romanlar arasında kalan ve onu bulunduğu yerden alıp dengeli bir şekilde karşıya geçirecek köprünün arayışında olanların talebiyle yazılmıştır. Hakikat Okyanusu'na önce kıyıdan bakmak, sonra sahillerinde dolaşmak, kendini hazır hissettiğinde ağır ağır içine girmek ve dilediği zaman da derinleşmek isteyen bugünün insanı için; bugünün yașantısı, bugünün örnekleri ve bugünün çözümleri üzerinden yalın bir dil kullanılarak kaleme alınmıştır. Bu alanda daha önce değinilmemiş detayları içeren ve "Tasavvufa Giriş" temasıyla sunulan ilk basımının üzerinden geçen yedi sene boyunca okurlarından gelen yoğun talep üzerine, "Tasavvufta Derinleşme" başlıklarının da içine katıldığı büyük bir genişletmeyle yeniden düzenlenerek son halini almış ve serinin diğer kitapları için de anahtar kitap haline gelmiştir... İnsanın en büyük macerası "kendini bilme macerası"dır. Ve bu maceraya girenin yaşamı, bir daha asla eskisi gibi olmayacaktır... 256 SAYFA.
(DESTEK YAYINLARI)

 

 

 

"Her memlekette kaç tane Konstantin Efendi var kim bilir?"

 

ŞAFAK Baba Pala'dan DEVİNİMLER. Kitap, yazarın Nilüfer Belediyesi Kütüphaneleri tarafından düzenlenen çeşitli sempozyumlardaki açılış konuşmalarından parçalar içerdiği gibi, aynı zamanda hem yazarlar ve kitaplar hem de insanlığın ortak kaygıları ve umutları üzerine metinlerini bir araya getiriyor. Ahmet Hamdi Tanpınar, Alberto Manguel, Erlend Loe, Nâzım Hikmet, Nezihe Meriç; bu sayfalar arasında gezinen isimlerden yalnızca birkaçı... Ve yine sormuştum kendime, peki nasıl yazmalıydım? Belki öykü kahramanlarından bahsedebilirdim. "Her memlekette kaç tane Konstantin Efendi var kim bilir? Kuşlardan sonra şimdi de milletin yeşilliğine musallat oldular" denilen Konstantinlerden söz edebilirdim. Ya da insanları maşa gibi kullanan Mühendis Ahmet Beyleri anlatmalıydım. Şikâyet edilse de kendisine işlem yapılmayan Mühendis Ahmet Bey gibileri. "Bulamayan"da hayalinin peşinde koşan, adını bilmediğimiz şapkalı adamdan söz edebilirdim belki. Cazibe kanunundan gemisini kurtarmak için direklerine mıknatıs takmayı düşünen adamdan. Ya da "Yaşayacak" öyküsündeki İmrozlu Rum balıkçıyı anlatmalıydım. Çalıştıkça bir kudret heykeli halini alan, yazarın Tanrı Zeus'un balıkçı bir kızla macerasından doğma yarı tanrı olabileceğinden söz ettiği balıkçıyı. 152 SAYFA.
(EVEREST YAYINLARI) 

 

  

Moleküllerin içimizde ve etrafımızda oynadığı hayati roller

 

PHİLİP Ball'dan MOLEKÜLLER- Kısa Bir Giriş. "Kendi moleküler yapımızı anlayarak belki de kimyanın bize sunduğu şeylerin değerini bilmeye, doğal ya da yapay bazı maddeler bizi zehirlerken bazılarının neden iyileştirdiğini anlamaya başlayabiliriz." Canlı bir hücrenin içerisinde yaşananları birbirleriyle iletişim kuran, iş birliğine giden, rekabete giren, durmaksızın hareket eden moleküllerle dolup taşan bir kente benzetebiliriz. Kimyacıların moleküler dünyayı nasıl gördüklerini anlatan bu kısa giriş kitabında yazar moleküllerin içimizde ve etrafımızda oynadığı hayati rolü gözler önüne seriyor. Canlı sistemlerdeki moleküllere ışık tutarak sentetik kimyanın organik moleküllerden nasıl ilham aldığını örnekleriyle aktarıyor. Tek bir döllenmiş yumurtanın nasıl çok hücreli canlılara, örneğin Mozart gibi bir insana dönüşebildiğini, sabahın erken saatlerinde çiy yediğinde örümcek ipeğini çözünmez kılan şeyin ne olduğunu, tüm bu moleküler dinamizmin laboratuvarlarda nasıl yakalanabildiğini ve daha nice şaşırtıcı bilgiyi aktaran yazar, kimyaya yüzyılımızın en yaratıcı bilimlerinden biri olarak yeni bir gözle bakmamızı sağlıyor. 184 SAYFA.
(İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI)

 

 

Edebiyatla ekolojik düşünce arasındaki ilişkiyi irdeleyen yazılardan oluşan bir derleme

 

 

EDEBİYAT VE EKOLOJİ- ATELYE 3. Doğayı anlatmakla yetinmeyen, onunla birlikte düşünen, hatırlayan ve müdahale eden bir edebiyat mümkün mü? Bugün, küresel iklim krizinin aciliyet kazandığı, ekolojik yıkımların gündelik hayatın ayrılmaz bir parçası hâline geldiği çağımızda edebiyat, yalnızca çevreyi anlatan bir tür temsil düzlemi değil, aynı zamanda etik ve politik bir müdahale alanı olarak da değerlendirilmektedir. Ekoeleştiri, bu çerçevede, edebiyatla ekolojik düşünce arasında kurulan eleştirel köprülerden biridir. Atelye: Edebiyat ve Ekoloji, edebiyatla ekolojik düşünce arasındaki çok katmanlı ilişkiyi irdeleyen yazılardan oluşan bir derleme. Yeni doğa yazını, mavi beşerî bilimler, somatik ekoloji, posthümanizm ve maddeci kuram gibi güncel yaklaşımlarla kaleme alınan bu yazılar; roman, öykü, kişisel anlatı, deneme ve eleştiri türlerinde doğa ile kurulan anlatı ilişkisini sorguluyor. Geleneksel doğa yazını ile güncel doğa anlatıları arasındaki dönüşümü inceleyen teorik katkılar, çevreci anlatıların estetik olduğu kadar duygusal ve bilişsel etkilerini de gündeme getiriyor. Edebiyatın yalnızca çevreyi temsil eden statik bir alan değil, aynı zamanda etki ve dönüşüm yaratabilen güçte, kinetik bir yapı olduğunu hatırlatıyor. Bu kuramsal yaklaşım, kitap boyunca pratik edebî çözümlemelerle birleşerek edebiyatı ekolojik krizin tanığı, taşıyıcısı ve dönüştürücüsü olarak yeniden konumlandırıyor. Doğa bilimini edebiyatla buluşturan yazılardan ekofeminist belleğe, taş ocaklarıyla çevrelenmiş anlatılardan maddenin kulaktan kulağa fısıldadığı öykülere, okyanusun bilgi ve hafızayla dolu karanlık sularından kişisel hastalık anlatılarında doğanın yankısına uzanan bu derleme, doğayla birlikte okunan bir edebiyatın olanaklarını araştırıyor. Edebiyatın ekolojik duyarlılıkla yeniden örüldüğü kolektif bir atelye. 162 SAYFA.
(VAKIFBANK KÜLTÜR YAYINLARI)

 

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —