Tarih: 09.11.2025 10:00

Günün Kitapları

Facebook Twitter Linked-in

 9 KASIM TARİHLİ GÜNÜN KİTAPLARI

 

 

 

 

 

SİHİRLİ DEFTER: Yazarın sade ama derinlikli üslubuyla kaleme aldığı bu eser, yazma ve düşünme yolculuğuna çıkmak isteyen herkes için bir başvuru kaynağı.

 

 

 

ZARLAR: "Coşku dolu, var olmanın en uğursuz kıyılarından hiç uzaklaşmayan Zarlar, mutlak bir edebi zevkle okuru büyülüyor." –Les Echos.

 

 

 

AH Q'NUN GERÇEK HİKÂYESİ:1921'de yayımlanan kitap, bugün modern Çin edebiyatının en sevilen klasiklerinden biri kabul edilir.

 

 

 

GÜNEŞ ÜLKESİ: Özel mülkiyet anlayışının bulunmadığı, bambaşka bir devlet yönetimi hayalinin kurulduğu, insanların daima birbiriyle dayanışma içinde olduğu bir toplum yaratır yazar.

 

 

 

DENİZE NAZIR: Yazar kitabında ergenlerin yer/mekân/uzamla olan ilişkilerinin hemen tüm boyutlarını ele alan, psikanalitik klinikten edebiyata ve felsefeye uzanan çağrışımlarla çok önemli saptamalar içeren bir yazılar demeti sunuyor bize

 

 

 

KOKULAR RUHUN NEFESİDİR: Bu kitap; kendini yeniden duymaya, içindeki çocuğa sarılmaya, korkuların içinden geçip hafiflemeye ve seni seçmiş hayale "evet" demeye bir davet.

 

İşte o kitaplar;

 

 

Yazma ve düşünme yolculuğuna çıkmak isteyen herkes için…

 

EROL Hızarcı'dan SİHİRLİ DEFTER. Yazmak, düşe dalmak gibidir. Usta ile çırağın yolu kesişince, bu düş bir sihri kuşanır. Bir çırak... Yazının büyüsüne kapılmış, kelimelerin peşinde bir usta arayan genç bir yolcu. Bir usta... Sihirli bir deftere ruhunu üfleyen, yazının ilahi sırrını ararken kendi benliğini yitiren ve yeniden bulan bir bilge. Sihirli Defter, yazının sırlarını aralayan, düşüncenin ve sezginin yolculuğunda bir rehber niteliği taşıyan felsefi ve edebi bir anlatı. Usta ve çırak arasındaki diyaloglar aracılığıyla sizi yazma eylemi, okuma disiplini, düşünce derinliği ve ruhsal keşifler üzerine katman katman açılan bir düşünce evrenine davet ediyor. Kimi zaman bir rüyaya, kimi zaman bir metafora dönüşen bu anlatı; yazının ne olduğu kadar, insanın kim olduğu sorusuna da cevap arıyor. 128 SAYFA.
(DESTEK YAYINLARI)

 

 

 

 

Tarih sahnesinde sergilenen roman

 

AHMET Altan'dan ZARLAR. 1900'lerin başlarında, yıkılmakta olan imparatorluğun başkenti İstanbul'da en çok saygı gösterilen kabadayılardan biri olan Arif 'in gölgesinde güvenle yaşayan iki kardeşin intikam hikâyesi Zarlar. Ziya, koyu karanlığı içinde taşıyarak doğan bir ruh; Hakkı'ysa korkak olmadığını kanıtlamaya çalışan küçük ağabeyi... Arif 'in katledilmesiyle başlayan olaylar hükümete el koyma planlarına varacak, iki kardeşi Mahmut Şevket Paşa suikastında rol almaya kadar götürecektir. Bir gün önce hayal bile edemeyeceği parlak bir gelecek ihtimali açılmıştı önünde, bir gecede her şey değişmişti, ölmeyi ve öldürmeyi kabul etmesi karşılığında talih ona özlediği hayatın kapısını açıyordu, kendisini reddeden herkesten daha önemli biri olacak, kendisini reddeden herkesi reddedecek bir güce erişecekti. "Bazı bölümler Stendhal'i ya da Nietzsche'yi kıskandıracak bir ahlaki nüfuza sahip." –Transfuge Magazine. 208 SAYFA.
(EVEREST YAYINLARI)

 

 

Ah Q kendini herkesten üstün gören, âciz bir köylüdür

 

LU Xuin'ten AH Q'NUN GERÇEK HİKÂYESİ- Bir Delinin Günlüğü. Ah Q kendini herkesten üstün gören, güçlüden korkup zayıfa musallat olan kaba saba, haset dolu, şiddet düşkünü, âciz bir köylüdür... Cehalet içinde, zarafetten yoksun varoluşu, zarafetten yoksun bir ölümle sonlanır. Modern Çin edebiyatının kurucularından Lu Xun, "sıradan Çinli" Ah Q üzerinden hem klasik Konfüçyüsçü Çin'e hem de 1911 Devrimi'ne hiciv dolu bir bakış atar. 1921'de yayımlanan kitap, bugün modern Çin edebiyatının en sevilen klasiklerinden biri kabul edilir. Bir Delinin Günlüğü (1918) ise etrafındaki herkesin onu yemeyi planladığı sanrısına kapılan bir adamı odağına alır, bu yamyam toplum da çok tanıdık bir toplumdur aslında... İmzalı yayımladığı ilk öyküsü olan bu eserin 4 Mayıs Hareketi'yle oluşan Yeni Kültür Akımı'na büyük etkisi olmuştur. 104 SAYFA.
(İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI)

 

 

Asırlardır herkesin hayali olan bir dünya

 

TOMMASO Campanella'dan GÜNEŞ ÜLKESİ. Kitap, dünya literatürünün en ünlü "felsefi ütopya" metinlerinden. Avrupa'nın düşünsel, dinsel, sosyal anlamda iyiden iyiye kıpırdanmaya başladığı 16. yüzyıl sonunda "sürgün cezası" ile bütün İtalya'yı gezen ve yaşadığı toplumu daha yakından tanıyan yazar, daha sonra sapkınlık ve başkaldırı suçlarıyla ömür boyu hapisle cezalandırılır. Tutukluluk günlerinin hemen başında 1602'de kaleme alır. Özel mülkiyet anlayışının bulunmadığı, bambaşka bir devlet yönetimi hayalinin kurulduğu, insanların daima birbiriyle dayanışma içinde olduğu bir toplum yaratır yazar. Bir barış dünyası hayalidir bu. Asırlardır herkesin hayali olan bir dünya. "Kimsenin kimseden haksızca bir şey almadığını kimseye bir şey vermediğini görmek çok güzel. Çünkü her şey ortak. Ve memurlar her şeyi gözetiyorlar bu yüzden kimse hak ettiğinden fazlasına sahip olmuyor. Fakat herkes ihtiyacı olan şeylere sahip. Ve öyle iyi dostlukları var ki savaşta, hastalıkta veya bilim konusunda çalışırlarken birbirlerine yardım ediyor, birbirlerine öğretiyorlar." 88 SAYFA.
(KIRMIZI KEDİ YAYINLARI)

 

 

Demir atılır ve alınır; sonsuza kadar yere sabitlenmez 

 

ISEE Bernateau'dan DENİZE NAZIR. Ev, memleket, doğum yeri nedir? Oraya neden ve nasıl bağlanırız? Peki yerin ruhsal, yani psişik önemi; hayali ve simgesel olanla ilişkisi? Bir yerde ikamet etmek, bir yere kök salmak, hafıza mekânları, yok-yerler hayatın sınırlarını nasıl çizer? Ergenlerle yaptığı klinik çalışmalarla tanınan Isée Bernateau bu kez ergen-yer ilişkileri arasında mekik dokuyor. Yolu Georges Perec, Gus Van Sant, Marc Augé, Sigmund Freud, Martin Heidegger, Jacques Lacan gibi isimlerle kesişen yazar, ruhsallığın kıyısında, sözcüklerden Denize Nazır bir yer inşa ediyor. Ergenlik dönemi, yer ile kurulan ilişkide hakikat anlarından biridir, çünkü öznenin çeşitli demirleme noktalarının yeniden derinlemesine ele alındığı bir dönemdir. Bir çocuk ergenliğe ulaştığında, başta doğduğu yer olmak üzere çocukluğunun önemli yerlerinden ayrılmak ve uzaklaşmak durumunda kalır. Demir atılır ve alınır; sonsuza kadar yere sabitlenmez, hatta tam tersi. Ancak demir alındığında bile o demir atma noktaları, insan ruhsallığının vazgeçilmez koordinatları olmaya devam eder. "İnsan her zaman bir yerdedir. Yer de zaman gibi bireyin ne olmuş olduğunun izlerini verir ve kim olduğunun çizgilerini çizer. Yaşamın ergenlik gibi dönüşüm evrelerinde zamanda ve yerde, bu yapılandırıcı unsurlarda yeni ayarlar yapılır ve birey sonraki dönemin öncelemelerini hazırlar. Bu geçişler, yeni doğandan bebekliğe geçişte beşikten odaya; bebeklikten oyun çocukluğu olmaya geçişte odadan evin bütününe ve daha sonra parka, bahçeye, kimi zaman anaokuluna, okul çocukluğunda evden, bahçeden elbette okula ve sokağa, ergenlikle birlikte ise dışa çıkma zorunluluğu ile evin temsil ettiği her yerden onun dışındaki mekânlara, yani ergen yerlere doğru olacaktır. Yazar kitabında ergenlerin yer/mekân/uzamla olan ilişkilerinin hemen tüm boyutlarını ele alan, psikanalitik klinikten edebiyata ve felsefeye uzanan çağrışımlarla çok önemli saptamalar içeren bir yazılar demeti sunuyor bize." Talat Parman. 128 SAYFA.
(YAPI KREDİ YAYINLARI)

 

 

Kendini yeniden duyma, içindeki çocuğa sarılma

 

ALEGRA Benardete'den KOKULAR RUHUN NEFESİDİR. Kokularla, Nefesle, Kalbinle Hatırla… Bazı hayaller bizim tarafımızdan kurulmaz, Bizi bulur. Kalbimize dokunur, nefesimizle titreşir, kokularla geçmişimizi uyandırır. Unuttuğumuzu sandığımız bir parçamız, sessizce fısıldar: "Ben hala buradayım... Hayalin hala yaşıyor." Bu kitap; kendini yeniden duymaya, içindeki çocuğa sarılmaya, korkuların içinden geçip hafiflemeye ve seni seçmiş hayale "evet" demeye bir davet. Kokularla uyan, nefesle yavaşla, kalbinle hatırla...Çünkü bu defa sen sadece bir kitap okumuyorsun; kendine geri dönüyorsun. 144 SAYFA.
(A7 KİTAP)

 

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —