Mustafa SARIİPEK
Muğla'nın Marmaris ilçesinde 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü kapsamında düzenlenen gece eyleminde kadınlar, dayanışmanın en güçlü hâliyle sokaklardaydı. Marmaris Kadın Dayanışması öncülüğünde gerçekleştirilen yürüyüşün ardından kadın cinayetlerinde kaybedilen kız kardeşler anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.
Yerel sanatçı Sevgi Can Bayraktar'ın konseriyle başlayan etkinlik, Gülşah Deniz Kılınç'ın okuduğu çarpıcı şiirle duygusal bir anmaya dönüştü. Ardından Alev Bayram tarafından okunan basın açıklamasında, kadınların yaşam hakkını tehdit eden zihniyetlere karşı mücadeleyi büyütme çağrısı yapıldı.
"AHLAKSIZLIĞI BEDENİMİZDE DEĞİL, YOKSULLUĞUNUZDA ARAYIN"
Eylemde, yeni yargı düzenlemelerinden cezasızlık politikalarına, yoksulluğun kadınlar üzerindeki etkisinden "ahlak" üzerinden kurulan baskı diline kadar geniş bir çerçevede eleştiriler dile getirildi. Kadınlar, "Bedenimizde değil, yoksulluğunuzda arayın ahlaksızlığı" diyerek şiddetin, eşitsizliğin ve politik baskının tüm biçimlerine karşı hep birlikte mücadele edeceklerini vurguladı.

ADIMA NARIN LEYLA ÖZGECAN DİYORLAR
Etkinlik, Gülşah Deniz Kılınç'ın okuduğu çarpıcı şiirle duygusal bir anmaya dönüştü:
Bana kadın diyorlar
Ömrü kısa eteği uzun
Aklı kısa saçı uzun istiyorlar
Tırnaklarınızın içine isimlerim kazındı
Adıma Narın Leyla Özgecan diyorlar
Failim bir ormanda ismi belli
Tenimi soyan derimi yüzen gözümü oyan
Suskun ağzınızın içinde çürük dişleriniz gibi geziyor elini kolunu sallayarak
Korkun benden direniyorum
Korkun benden kız kardeşlerimle sokakları zapt etmeye geliyorum
BASIN AÇIKLAMASI
"Bedenimizde Değil, Yoksulluğunuzda Arayın Ahlaksızlığı!
Bu ülkede yaşamak, kadınlar için hâlâ bir direniş biçimi. Kadınlar; sokakta, işte, evde şiddetin, baskının ve yoksulluğun farklı yüzleriyle savaşıyor. Mücadelemiz erkeklerle değil, erkek egemen düzenledir. Bu düzenin ahlakı gerçeği gizlemek, bürokrasisi ise ölümlerimizi dosyalamaktır. Biliyoruz ki bu düzen 'genel ahlak' maskesiyle toplumu terbiye etmeye kalkarak, gerçekleri gizlemenin yeni yöntemlerini icat ediyor. Yeni icatları 11. Yargı Paketi; kadınları, gençleri ve LGBT+'ları toplumsal hayattan silmeye dönük bir yok sayma siyaseti. 11.i yasa, sıfır vicdanla bir adaletsizlik abidesi olarak karşımızda dikiliyor.
Bilinsin ki kadının yaşam hakkını tartışmaya açan her yasa meşruiyetini kaybeder. Gerçek ahlaksızlık, bir ailenin sofrasındaki boşluklardan, kapıya konulan haciz kâğıtlarından ve alın teriyle aldatılan milyonların hayal kırıklığından sızar, Rojin'in katillerini saklamak için örülen karanlık duvarda görünür olur."

HER BEŞ ÇOCUKTAN BİRİ OKULA AÇ GİDİYOR
"Her beş çocuktan birinin okula aç gittiği, kadına yönelik şiddetin cezasızlıkla ödüllendirildiği gerçeği karşısında sahte ahlak bekçiliğinin maskesi paramparça oluyor..
Artık hiç kimse kadının itaatini "edep", yoksulun suskunluğunu "kader" diye yutturmasın. Bu düzen, halkı yoksullukla yönetmeye çalıştığı için çürüdü. Bir çocuğun törene çıkmasını "bacağı görünüyor" diye engelleyen zihniyetle, kadın katillerine indirim veren yargı aynı çürümenin izlerini taşıyor. İkisi de toplumun acılarını karanlığa itiyor. Bedenlerimiz üzerinden ahlak inşa etmeye çalışırken, milyonların açlığını, işsizliğini, güvencesizliğini örtüyorlar. Toplumsal çürümenin kaynağı kadınların hayatı değil; o hayatı değersizleştiren iktidar anlayışıdır. 25 Kasım'da bir kez daha söylüyoruz:
Ahlak, kimin nasıl giyindiğiyle değil; halkın insanca yaşayıp yaşamadığıyla ölçülür. Ahlak, çocukları güvende büyütmekle; adaleti siyasetin değil hukukun terazisinde kurmakla başlar. Bir ülke kadınlarını, çocuklarını, dezavantajlı bireylerini korumuyorsa, övünçle anlatacağı bir hikaye yaratamamıştır. Kadınların, LGBT+'ların, yoksulların sesi, sessizliği yaran bir fay hattı gibi ülkenin altından geçiyor. Bu ülkenin gerçek gündemi, iktidarın "ahlak masalı" değil; açlık, eşitsizlik ve güvencesizliktir.
Ve bu yüzden bir kez daha haykırıyoruz:
Bedenimizde değil, yoksulluğunuzda arayın ahlaksızlığı. Gerçek mücadele, ekmeği küçülten, hayatı daraltan gölgeyi yerinden oynatmaktır. O cesareti taşıyoruz—her gün, yeniden."