11018,75%-0,27
41,58% -0,01
48,85% 0,14
5145,11% 0,38
8351,72% 0,00
Mustafa SARIİPEK
Uşak’ın Karahallı ilçesinde, yaklaşık 2500 yıl önce Frigyalılar tarafından inşa edilen ve Roma Döneminde yeniden yapılan Clandras Köprüsü, tarihî önemi ve mimari güzelliğiyle dikkat çekiyor. Antik Pepouza kentine su taşıyan kanalların başlangıcında yer alan köprü, Banaz Çayı üzerine inşa edilmiş ve yapısal olarak iki ana gövdeye sahip. Bu gövdeler, dağ kayalarının yarı beline oturtularak, tarihi su kemerinin en güçlü halini oluşturuyor.
Köprünün en yüksek noktası su seviyesinden 17 metre yüksekte bulunuyor ve kemer uzunluğu 24 metre, eni ise sadece 1,75 metre. Tarihi ve kültürel önemiyle de dikkat çekiyor. Bu köprünün en önemli özelliği, antik Pepouza kentine su taşıyan tarihi su kemerinin bir parçası olmasıdır.
DOĞA VE TARİH İÇ İÇE
Köprü, yalnızca tarihi önemiyle değil, sunduğu doğal güzelliklerle de dikkat çekiyor. Frigyalılardan Roma İmparatorluğu’na kadar uzanan köprünün tarihi dokusu, doğaseverler ve fotoğraf tutkunları için unutulmaz bir manzara içeriyor. Köprüyü gezdikten sonra, çevresindeki yeşil alanlarda doğanın keyfini çıkarabilir, temiz havayı soluyarak huzurlu bir piknik yapabilirsiniz. Mesire alanında çay içip dinlenebilir veya köprünün sunduğu eşsiz manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.
Köprü, Uşak şehir merkezine yaklaşık bir saatlik mesafede yer alırken, toplu taşımayla da ulaşılabiliyor.
LİDYALILAR DÖNEMİNE KADAR UZANAN BİR GEÇMİŞE SAHİP
Pepouza, M.S. 165 ile M.S. 550 yılları arasında yaşayan ve Hristiyanlık tarihindeki kaybolmuş mezheplerden Montanizm’in merkezi olarak biliniyor. Montanistlerin inançlarına göre, Hz. İsa’nın bir gün gökten bu kente ineceği ve inananların bu olayı “Ömerçalı Dağı” üzerinden izleyeceklerine inanırlardı. Bu nedenle, Pepouza ve çevresi, tarihi bir kutsal alan olarak kabul edilmiş.
Clandras Köprüsü’nün diğer bir ilginç yönü de, Lidyalılar dönemine kadar uzanan bir geçmişi olması. Banaz Çayı üzerinde yer alan bu köprü, aynı zamanda Lidyalılar’ın ünlü “Kral Yolu” üzerinde bulunan köprülerden birisi. Yapının en büyük özelliği, taşlarının kalemle işlenmiş ve zıvanalı bir şekilde birbirine kenetlenmiş olmasıdır. Bu mühendislik harikası, günümüze kadar sağlam bir şekilde ulaşmayı başarmıştır.
HELENİSTİK DÖNEMİN MİMARİ ÖRNEĞİ
Helenistik devir mimarisi örneği olan köprü, oldukça dar yapısıyla günümüze kadar ayakta kalmayı başarmış. Ancak, son yıllarda köprünün kilit taşlarından birinin oynaması sonucu yapılan beton tamirat, yapının orijinalliğini biraz zedelemiş. Yine de köprü, hâlâ sağlam ve etkileyici bir şekilde varlığını sürdürüyor.
Köprünün çevresi tarihi yapısını tamamlayan doğal güzelliklere sahip. Köprünün hemen yanında bulunan Karahallı Elektrik Santrali'nden çıkan suyun, beton bir kanal ile köprünün yanından 17 metre yükseklikten dökülmesi, adeta doğal bir şelale görüntüsü oluşturuyor. Bu görüntü, hem tarihi hem de doğal güzellikleri harmanlayarak enfes bir görüntü oluşturuyor. Tarihi Clandras Köprüsü, bölgedeki diğer antik kalıntılar ve doğal yapılarla birlikte, Karahallı’nın kültürel ve turistik değerlerinden biri.
MAĞARA İÇİNDE KİLİSE
Clandras su kanalları, yaklaşık 3 kilometre boyunca kayalıklara oyulmuş bir yapıya sahip. Kayaların yontulmasıyla oluşturulan bu kanallar, bazen yan yana çift, bazen de tek kanal olarak inşa edilmiş. Sarp yamaçlar boyunca devam eden kanallar, zamanla doğal tahribata uğramış olsa da yapılan restorasyonlarla yine kullanılabilir durumda.
Su kanalları, nehir boyunca 3 kilometre ilerleyerek, antik Pepouza kentine ulaşmak için önemli bir suyolu oluşturuyor. Bu yolculuk, tarihi yapıları ve doğanın gücünü birleştiriyor. Yolda, sarp kayalar arasında bulunan kaya sığınakları ve bir mağara, bölgenin tarihî zenginliğini ortaya koyuyor. Mağaranın içinde, kerpiçten yapılmış ve binlerce yıl ayakta kalan küçük bir kilise var. Ancak bu kiliseye ulaşmak, son derece tehlikeli ve zorlu bir yolculuk gerektiriyor.
CLANDRAS VE DOKUMA FESTİVALİ
Bölge, yalnızca tarihi yapılarıyla değil, aynı zamanda kültürel ve doğal güzellikleriyle de önemli bir mesire alanı olarak dikkat çekiyor. Karahallı’da, her yıl 2 Eylül’de düzenlenen Clandras Festivali, aynı zamanda “Dokuma Festivali” olarak da biliniyor. Bu festival, 1920-1922 yılları arasında yaşanan Yunan işgali ve sonrasında 2 Eylül’de gerçekleşen kurtuluşun anısına düzenlenmekte. Festival, bölgenin hem tarihi hem de kültürel mirasını kutlamak için her yıl büyük bir coşkuyla kutlanıyor.
Clandras Köprüsü, hem mimari yapısı hem de çevresindeki tarihî dokusu ile Karahallı’nın önemli bir sembolü olmayı sürdürüyor. Yöredeki bu özel yapı ve onun etrafında şekillenen geleneksel kutlamalar, bölgenin tarihî ve kültürel kimliğine de katkı sağlıyor.