10358,50%0,26
40,15% 0,22
47,03% 0,08
4336,36% 1,24
6897,23% 0,94
CHP Muğla Milletvekili Av. Gizem Özcan, gazetecilere yönelik baskı, sansür ve yargı süreçlerindeki hak ihlallerinin araştırılması amacıyla TBMM’ye Meclis Araştırma Önergesi sundu. Özcan, “Basının susturulduğu yerde halk da susturulmuş olur” dedi.
Basın özgürlüğü, yurttaşın hakkıdır
Önergesinde basın özgürlüğünün sadece gazetecilerin değil tüm yurttaşların hakkı olduğunu vurgulayan Özcan, “Özgür basın; siyasi iktidarı denetler, hak ihlallerini görünür kılar, yurttaşların bilinçli kararlar almasını sağlar. Bu nedenle basın özgürlüğü demokrasinin teminatıdır” ifadelerini kullandı.
313 gazeteciye soruşturma, 16’sı cezaevinde
Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın 2024-2025 verilerine işaret eden Özcan, son bir yılda 313 gazeteci hakkında soruşturma açıldığını, 123 gazetecinin gözaltına alındığını ve 311’inin yargılandığını belirtti. Bu yargılamalarda toplamda 137 yıl hapis cezası ve 161 bin TL adli para cezası verildiğini söyledi. Ayrıca 56 gazeteci fiziksel saldırıya uğrarken, 90’ı tehdit edildi.
İmamoğlu örneği ve kriz dönemleri vurgusu
Baskı ortamının siyasal kriz dönemlerinde daha da arttığını söyleyen Özcan, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanma sürecini örnek göstererek, 19 Mart - 1 Nisan 2025 tarihleri arasında 42 saatlik internet daraltması uygulandığını, bu süreçte 13 gazetecinin darp edildiğini ve 14’ü hakkında gözaltı kararı verildiğini belirtti.
“Yargı, sansür aracı oldu”
Gazetecilere yönelik yargı baskısına da dikkat çeken Özcan, Ayşenur Arslan’ın bir programdaki ifadeleri nedeniyle yargılandığını, İsmail Saymaz ve Özlem Gürses’e ev hapsi cezası verildiğini, Barış Pehlivan ve Fatih Altaylı'nın da yazıları ve açıklamaları nedeniyle yargılandığını ifade etti. Özcan, “Yargı artık ifade özgürlüğünü baskılayan bir sansür mekanizmasına dönüşmüştür. Bu durum, sadece özgür basını değil, seçim güvenliğini ve demokratik meşruiyeti de tehdit etmektedir” dedi.