9311,88%-2,19
38,85% -0,32
44,87% -0,99
4344,50% 1,44
6989,75% 1,74
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Karal, Aydın’daki sulama planlamasına tepki göstererek, Avrupa Birliği’nin tescillediği ürünlerle övünüldüğünü ancak üreticilere su verilmediğini belirtti.
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Hasan Karal, Aydın’daki 2025 yılı sulama planı kapsamında tarım arazilerinin yalnızca yüzde 50’sine su verileceğini belirterek, “Avrupa Aydın’ın çam fıstığını tescilliyor, biz ise bu ürünleri yetiştiren çiftçimize Allah’ın suyunu bile çok görüyoruz” dedi.
Aydın’ın Avrupa Birliği’nden coğrafi işaret alan ürün sayısının altıya yükseldiğini hatırlatan Karal, son olarak Aydın Çam Fıstığının da tescil aldığını ifade etti. Karal, “Evliya Çelebi’nin ‘Dağlarından bal, ovalarından yağ akar’ dediği Aydın, bugün AB tarafından tescillenmiş 6 tarım ürünüyle gurur verirken, biz aynı topraklarda üretim yapan çiftçiye yeterli suyu dahi sağlayamıyoruz. Bu çelişki kabul edilemez” ifadelerini kullandı.
Aydın Valiliği’nin Şubat 2025’te açıkladığı sulama planına göre, tarım alanlarının yalnızca yüzde 50’sinde sulu tarıma izin verileceğini hatırlatan Karal, bu uygulamayı “bilimsellikten uzak” ve “günü kurtarmaya yönelik” bir kriz yönetimi olarak niteledi. Ayrıca sulu tarım yapılacak alanlarda dahi en fazla iki kez sulama izni verileceğini belirtti.
Türkiye’de sürdürülebilir su yönetimi eksikliğine vurgu yapan Karal, şunları kaydetti:
“Tohum atılmadan önce plan yapılması gerekirken, çiftçiye son anda ‘kuru tarım yap’ denmesi üreticiye ihanettir. Su krizi sadece iklim kaynaklı değil, aynı zamanda kötü yönetimin de sonucudur. Çözüm ise belli: suyu verimli kullanmak, üretimi planlamak ve tarımda dijitalleşmek.”
Karal ayrıca Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın yanıtlaması istemiyle konuyu TBMM gündemine taşıdığını ancak henüz bir cevap alamadığını söyledi.
Karal, Türkiye’nin tarım potansiyeline rağmen üreticilerin sürekli geri plana itildiğini savunarak şöyle konuştu:
“Aydın’ın çam fıstığı, Avrupa Birliği’nden tescil alan 33’üncü Türk ürünü oldu. Ancak bu ürünleri yetiştiren çiftçiler en temel ihtiyaçları olan suya bile ulaşamıyor. Avrupa’ya tescil başvurularıyla övünüyoruz ama bu başarıların kahramanlarına destek vermiyoruz. Bu anlayış değişmedikçe kalkınma mümkün değil.”