10556,18%-1,53
41,82% 0,04
48,47% 0,15
5541,72% 0,32
9057,79% 0,00
Mustafa SARIİPEK
İklim Haber’in bu haftaki değerlendirmesinde, iklim gündeminin öne çıkan başlıkları dikkat çekti. Anayasa Mahkemesi, zeytinlik alanlarını maden faaliyetlerine açan 7554 sayılı yasa hakkında yapılan iptal başvurusunun ilk incelemesini tamamladı. Eksiklik tespit etmeyen yüksek mahkeme, iptal talebini esastan görüşecek.
Copernicus İklim Değişikliği Servisi’ne göre, Eylül 2025 küresel ortalamada kayıtlara geçen en sıcak üçüncü eylül ayı oldu. Uzmanlar, 1,5°C eşiğinin aylık bazda aşılmasının Paris Anlaşması hedefinin kaybedildiği anlamına gelmediğini, ancak iklim sistemleri üzerinde kalıcı hasarlar bırakabileceğini belirtiyor.
OXFAM VE CARE CLİMATE JUSTİCE CENTRE’IN RAPORU
Copernicus İklim Değişikliği Servisi’nin (C3S) aylık bültenine göre, küresel sıcaklıklar geçen ay dünyanın büyük bir bölümünde yüksek seyretti. Bu durum, “atmosferdeki sera gazı birikiminin devam eden etkisinin” kanıtı. Geçtiğimiz Eylül ayı küresel ortalama sıcaklıklar açısından kayıtlardaki üçüncü en sıcak eylül ayı oldu ve bu ayda ortalama yüzey sıcaklığı 16,11 derece olarak ölçüldü. Sadece Eylül 2023 ve 2024 sırasıyla 0,27 derece ve 0,07 derece daha sıcaktı. Son 12 ayın ortalama sıcaklığı ise sanayi öncesi ortalamanın 1,51 derece üzerinde gerçekleşti. Uzmanlar, 1,5 derece eşiğindeki aylık ve yıllık ihlallerin, dünyanın Paris Anlaşması’nın sıcaklık hedefini kaçırdığı anlamına gelmediğini belirtiyor. Bu hedef, aylar veya yıllar bazında değil, on yıllar bazında uzun vadeli bir sıcaklık artışını ifade ediyor. Ancak bu eşiğin aşılması, yükselen deniz seviyeleri, daha yoğun sıcak hava dalgaları, daha güçlü fırtınalar ve ekosistemlerde ve biyoçeşitlilikte bozulmalar gibi, gezegenin devamlılığını sağlayan birçok hayati Dünya sistemi için yıkıcı ve potansiyel olarak geri döndürülemez sonuçlara yol açabilir.
ZENGİN ÜLKELER İKLİM KRİZİNİ FIRSATA ÇEVİRİYOR!
Zengin ülkeler tarafından yürütülen bu tür krizden kâr sağlama uygulamaları, gelişmekte olan ülkelerin borç yükünü artırıyor ve iklim eylemini de sekteye uğratıyor. Bu başarısızlığı daha da ağırlaştıran bir diğer unsur ise, dış yardımlarda yapılan büyük kesintiler. Bu kesintiler, iklim finansmanını daha da azaltma tehdidi taşıyor ve iklim felaketlerinden en çok etkilenen en yoksul topluluklara ihanet anlamına geliyor. Oxfam ve CARE Climate Justice Centre tarafından yayımlanan rapora göre zengin ülkeler, 2022 yılında 116 milyar dolar iklim finansmanı sağladıklarını iddia etse de, gerçekte bu rakam yalnızca 28–35 milyar dolar civarında, yani taahhüt edilen miktarın üçte birinden bile daha az. İklim finansmanının yaklaşık üçte ikisi, genellikle özel bir indirim yapılmadan, standart faiz oranlarıyla verilen krediler şeklinde sağlandı. Bunun sonucunda, iklim finansmanı her yıl gelişmekte olan ülkelerin borcuna daha fazla yük bindiriyor. Bu ülkelerin toplam borcu şu anda 3,3 trilyon dolara ulaşmış durumda. Fransa, Japonya ve İtalya en kötü aktörler arasında yer alıyor.
GÜNEŞ ENERJİSİ TEMİZ ENERJİDEKİ BÜYÜMEYE LİDERLİK EDİYOR
Uluslararası Enerji Ajansının (IEA) yenilenebilir enerjideki küresel eğilimleri inceleyen ve yıllık hazırlanan “Yenilenebilir 2025” raporu yayımlandı. Dünyadaki yenilenebilir enerji kurulumları 2024’te yıllık bazda %22 artışla 685 GW oldu ve rekor seviyeye ulaştı. Artan politika belirsizlikleri ve düzenlemelere ilişkin zorluklara rağmen, bu yıl eklenen yenilenebilir enerji kapasitesinin 750 GW ile yeni rekor kıracağı tahmin ediliyor. Bu kapasitenin %80’ini ise güneş enerjisinin ve %18’ini rüzgar enerjisinin oluşturması bekleniyor. Bu yıl söz konusu kapasite artışının 465 GW’ın Çin’de devreye gireceği öngörülüyor. Dünyada, 2025-2030 döneminde ise yenilenebilir enerjide 4 bin 600 GW ilave kapasitenin devreye gireceği tahmin ediliyor. Bu büyüme, 2019-2024 dönemindeki artışın iki katından fazlasına karşılık gelirken, Çin, Avrupa Birliği ve Japonya’nın elektrik üretim kapasitesinin neredeyse toplamına eşit. Yenilenebilir enerji kapasitesindeki güçlü büyümede güneş enerjisi öncü olurken gelecek 5 yılda beklenen kapasite artışının %80’inin güneş enerjisinden sağlanacağı tahmin ediliyor. Azalan maliyetler ve daha hızlı ilerleyen izin süreçleri güneş enerjisi kapasitesindeki yüksek artışta etkili rol oynuyor.
KÜRESEL YENİLENEBİLİR ENERJİ ÜRETİMİ İLK KEZ KÖMÜRÜ GERİDE BIRAKTI
İklim düşünce kuruluşu Ember’ın hazırladığı bir rapora göre, 2025’in ilk altı ayında yenilenebilir enerji, dünyanın elektrik talebini geride bırakarak kömür ve gaz kullanımında küçük bir düşüşe yol açtı. Dünya, 2024’ün aynı dönemine kıyasla yılın ilk yarısında güneş enerjisinden yaklaşık üçte bir oranında daha fazla enerji üreterek, küresel elektrik talebindeki artışın %83’ünü karşıladı. Rüzgar enerjisi %7’nin biraz üzerinde büyüdü ve yenilenebilir enerji kaynaklarının ilk kez fosil yakıtların yerini almasını sağladı. Raporun yazarı ve Ember’da kıdemli elektrik analisti olan Małgorzata Wiatros-Motyka’ya göre bu durum, “kritik bir dönüm noktasını” temsil ediyor: “Güneş ve rüzgar enerjisi artık dünyanın artan elektrik ihtiyacını karşılayacak kadar hızlı büyüyor. Bu, temiz enerjinin talep artışıyla aynı hızda ilerlediği bir değişimin başlangıcını işaret ediyor.”