9364,55%0,16
39,40% 0,10
45,45% -0,17
4286,21% 0,05
6927,68% -0,09
18 HAZİRAN TARİHLİ GÜNÜN KİTAPLARI
MARKİZ’DEKİ KADIN: Kitap, 1970’li yılların başında ülkenin çalkantılı siyasal olayları içinde aşkı ile ailesi arasında sıkışıp kalan özgür ruhlu bir kadının, Nilüfer’in hayata tutunma mücadelesini anlatıyor...
NİHAVENT TANGO: İstanbul’dan Arjantin’e giden, sadece iyi değil, tam olarak istediği gibi yaşayan Mehmet Halit Tüccarbaşıoğlu’nun sergüzeşti.
POLİS DEVLETİ: Polis devletlerinin aşırı güvenlikçi-otoriter uygulamalarının nedeni, solcu ya da sağcı oluşlarıyla ilgili değildir. İktidarın felsefî ve ideolojik donanımları ve lider kültüyle ilgilidir.
HERHANGİ BİR JUDE: Romanda belirleyici bir rol oynayan yazgı, türlü zorlukla ve talihsiz tesadüfle boğuşmak zorunda kalan Jude ile Sue’nun hayatında bazen dine isyan etmenin cezası olarak ortaya çıkar.
GENÇ KIZ 1983: Yazarın bir yetişkin olarak hatırladığı ve yeniden sahnelediği genç kızın gücü ve acısına bakışı cesur ve şaşırtıcı. Deborah Levy. Bir başyapıt. Anı ve hikâyenin bileşik gücüne yeni bir boyut getiriyor. Ali Smith.
AİLELER İÇİN ÇOCUK ORTOPEDİSİ REHBERİ: Hasta, çocuk olunca, tercihen çocuk ortopedisi ile ilgili bir ortopedi uzmanına başvurmak daha iyi bir seçim olacaktır.
İşte o kitaplar;
Bir insan özgürlük mücadelesinde ne kadar ileriye gidebilir
AYŞE Övür’den MARKİZ’DEKİ KADIN. Çok satan kitaplar listelerinde haftalarca en üst sıradaki yerini sürdüren Botter Apartmanı yazarından yeni bir çarpıcı roman... Kitap, 1970’li yılların başında ülkenin çalkantılı siyasal olayları içinde aşkı ile ailesi arasında sıkışıp kalan özgür ruhlu bir kadının, Nilüfer’in hayata tutunma mücadelesini anlatıyor... Botter Apartmanı’ndaki dairesinde yeşil bir berjere oturup geçmişin sızılarını sağaltır gibi Fransızca aşk romanları okuyan Nilüfer Hanım, bu kez yıllar öncesinde, İstiklal Caddesi’nin tılsımlı mekânı Markiz Pastanesi’nde bir genç kız olarak karşımıza çıkıyor… Ve İlkbahar Panosu’ndaki kadına aşkını emanet ediyor… Yazar bu yeni romanında dönemin toplumsal koşullarında bir insanın özgürlük mücadelesinde ne kadar ileriye gidebileceğini göz önüne sererken okuyucuyu, Markiz’den, Mısır Apartmanı’na ve Sansaryan Han’a kadar uzanan bir serüvene götürüyor. 272 SAYFA.
(REMZİ KİTABEVİ)
Sermayeyi gözü kapalı kediye yükleyenlerden...
FÜSUN Elioğlu’ndan NİHAVENT TANGO. “‘Neresi bu Arjantin denen yer?’ dedi Fatma Zehra Hanım.
‘Güney Amerika’da bir yerdir, hanımefendi.’
‘Fransa’dan da uzak mı?’ ‘Çok ama çok uzaktır efendim; dünyanın öbür ucu. “Ne işi varmış benim deli oğlanın orada?” Herkesin ailesinde vardır, Mehmet Halit Tüccarbaşıoğlu gibileri. Ya birilerinin dedesidir ya büyük dayısı ya da ailenin müsrif ve maceraperest bir bireyi. Saza gidecek kıyafet olmadığı için dükkân satan, sermayeyi gözü kapalı kediye yükleyenlerden... Kitap böyle bir dedenin romanı. İstanbul’dan Arjantin’e giden, sadece iyi değil, tam olarak istediği gibi yaşayan Mehmet Halit Tüccarbaşıoğlu’nun sergüzeşti. 224 SAYFA.
(KIRMIZI KEDİ YAYINLARI)
İktidarın felsefî ve ideolojik donanımları ve lider kültüyle ilgilidir
BRİAN Chapman’den POLİS DEVLETİ. Polis Devleti kavramı, Antik Yunan’da şehir anlamında kullanılan “polis” kelimesinden türeyen “politeia” kavramına dayanmaktadır. Politeia kavramı, şehir hayatının bütün yönleriyle düzenlenmesini içeren şehri yönetme sanatını ifade etmektedir. İngilizce politics ve policy kelimeleri de aynı kökün ürünüdür. Nihayet “Polis Devleti” kavramı, 18. Yüzyıl Avrupası’nda devletin kendi halkı üzerindeki aşırı güvenlikçi-otoriter nitelikli uygulamalarını ifade etmek için kullanılmaya başladı. Tabiî, terimin içeriği değiştiyse bunun nedeni terimin kendisi değil, devletin kendi halkı üzerinde yetkilendirilmiş polis ‘gücü’ aracılığıyla gerçekleştirdiği otoriter uygulamalardır. Polis Devleti’nde iktidar, “Devlet ile vatandaşlarının refahı ve toplumun geliştirilmesi”ni hedefler ve hedeflerine direnç gösteren özel türdeki bir muhalefetle karşılaştığında tepki olarak polis devletini geliştirir. Kitap, iktidarın, yürütmeyi düzenlemesine, parlamentoyu bir oditoryuma dönüştürmesine, bağlayıcı emirler verebilmesine, mülkiye ve yargıyı kontrol edebilmesine, devleti kararnâmelerle yönetebilmesine uygun yasal yetkiyle donatılmış olmak anlamına gelmektedir; ayrıca, fiziksel zor kullanma araçlarına, zorlamaya, şart koşmaya, mecbur etmeye uygun araçlarla yasal olarak donanmış olmak anlamına gelmektedir. Polis devletinde egemen otorite, bütün yasaların, bütün yargı kararlarının, bütün cezaların, bütün politikaların, bütün devlet eylemlerinin yasalaşmış olan nihaî yasal dayanağıdır. Egemen otoritenin altında, egemenliğin bir ifadesi ve ayrılamaz bir parçası hâline getirilmiş “yetkilendirilmiş” polis “gücü” ve polis “zoru”, devletin malûm pratik otoritesinin temelini oluşturmaktadır. 152 SAYFA.
(EPOS YAYINLARI)
Hassas ve bağımsız ruhlara yaşam hakkı
THOMAS Hardy’den HERHANGİ BİR JUDE. Herhangi Bir Jude geç Victoria dönemi edebiyatının en önemli yapıtlarındandır. Yazar 1895 tarihli bu son romanında üniversiteye gidip âlim ve din adamı olma hayalleri kuran Jude Fawley’nin hikâyesini anlatırken, Victoria dönemindeki toplumsal sorunları; özellikle de evlilik, kilise ve eğitim kurumlarını ele alır. Ait olduğu sınıf ve yoksulluğu Jude’un ideallerinin önündeki başlıca engeldir. Bunlara bir de yanlış evlilik tercihinin eklenmesinin ardından özgür ruhlu kuzeni Sue’ya âşık olur. Hardy 19. yüzyılda ortaya atılan bir feminist ideale, radikal değişim isteyen bağımsız kadınlara atıfta bulunan Yeni Kadın terimini Sue karakterinde ete kemiğe büründürmüştür. Yazarın Victoria döneminin ikiyüzlü ahlak anlayışını korkusuzca gözler önüne sermesi; kutsal evlilik bağını sorgulaması o dönemde tartışma yaratmış ve sert eleştirilere hedef olmuştu. Romanda belirleyici bir rol oynayan yazgı, türlü zorlukla ve talihsiz tesadüfle boğuşmak zorunda kalan Jude ile Sue’nun hayatında bazen dine isyan etmenin cezası olarak ortaya çıkar. Kimi zaman da hassas ve bağımsız ruhlara yaşam hakkı tanımayan toplum tarafından belirlenir. 480 SAYFA.
(İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI)
Anı ve hikâyenin bileşik gücüne yeni bir boyut getiriyor
LİNN Ullmann’dan GENÇ KIZ 1983. Olup bitenleri yazmak suretiyle ve bu hikâyeyi elimden geldiğince aslına uygun anlatarak tek bir bedende birleştirmeye çalışıyorum 2021 yılındaki kadınla 1983 yılındaki genç kızı. Bu mümkün mü bilemiyorum. 1983 yılında bir kış gecesi, on altı yaşındaki genç kız tanımadığı Paris sokaklarında kaybolur. Cebindeki kâğıt parçasında yazılı olan adres ise kendisinden 30 yaş büyük fotoğrafçı A’nın evine aittir. Yaklaşık 40 sene sonra hayatı tüm dünyayla birlikte altüst olduğunda, yetişkin kadın genç kız olarak o gece yaşadıklarının izini sürmekten başka çaresi olmadığını anlar. Genç Kız, 1983, farklı zamanlarda Oslo, Paris ve New York’ta geçen, bellek ve unutuşun katmanları hakkında, herhangi bir yazın türünün kalıbına sığmayan etkileyici bir soruşturma. Bir dönüm noktasını belgeleyen önceki eseri Huzursuzlar’da olduğu gibi, yazar bu kez de uzun süre karanlıkta kalmış sırları açığa çıkarma peşinde belleğin derinlerine matemli bir yolculuğa çıkıyor. Genç Kız, 1983 güzellik ve unutuş, arzu ve utanç, iktidar ve güçsüzlüğü konu alan akıllardan çıkmayacak, alabildiğine dürüst bir roman. Yazarın bir yetişkin olarak hatırladığı ve yeniden sahnelediği genç kızın gücü ve acısına bakışı cesur ve şaşırtıcı. Deborah Levy. Bir başyapıt. Anı ve hikâyenin bileşik gücüne yeni bir boyut getiriyor. Ali Smith. 208 SAYFA.
(YAPI KREDİ YAYINLARI)
Çocuklarımızın her türlü sağlık problemi, her zaman kaygı vericidir
GAZİ Zorer’den AİLELER İÇİN ÇOCUK ORTOPEDİSİ REHBERİ. Sosyal medya paylaşımlarında, özellikle kamu hastanelerine başvuran ailelerin yeterli bilgiye ulaşamadıklarını, hatta çocuklarını muayene ettirmekte dahi zorlandıklarını, sosyal medyada birbirlerinden bilgi almaya çalıştıklarını görmem, bu kitabı yazmamda etkili oldu. Çocuklarımızın her türlü sağlık problemi, biz anne-babalar için her zaman kaygı vericidir. İnsan psikolojisi, sağlık problemlerine karşı, aşırı hassasiyetle vurdumduymazlık arasında gidip gelebiliyor. Herkesin yaklaşımı farklılık gösteriyor. Günümüzde hızla gelişen iletişim teknolojisi ve bilgiye kolay ulaşım, önümüze kimi fırsatlar koyarken bir yandan da kafa karışıklığına ve yanlış bilgilerin dolaşıma girmesine neden olabiliyor.
Sağlık problemlerimize en iyi şekilde yaklaşabilmek, sağlık okuryazarlığı olarak tanımladığımız, sağlık sorunlarımıza yaklaşım becerilerimizi geliştirmeyi gerektiriyor. Bu nedenle, her şeyden önce ulaşılan bilginin gerçek olup olmadığını ve kendi hastası ile ne kadar ilişkili olduğunu anlamak için, kişinin, bir uzman hekime başvurması gerekir. Hasta, çocuk olunca, tercihen çocuk ortopedisi ile ilgili bir ortopedi uzmanına başvurmak daha iyi bir seçim olacaktır. 160 SAYFA.
(A7 KİTAP)