10467,20%-0,16
41,95% 0,00
48,76% 0,13
5585,29% 0,34
9712,10% 0,00
22 EKİM TARİHLİ GÜNÜN KİTAPLARI
Kitapçıların raflarında yer alan
6 kitabı sizler için yorumladım
AŞKIN PRATİĞİ: “Kasaba halkının gündeminde Annie'nin, abisiyle evlenmeye hazırlanan Amelia'nın koruması Will'le kurduğu yakın ilişki var ancak kimse bu ilişkinin gerçek doğasından haberdar değil…”
İYİ BESİN SAKİN ZİHİN: Genel zihin sağlığımızı geliştirmeye yönelik lezzetli, sıradışı olduğu kadar pratik tariflerle dolu bu kitap kaygıya, bağışıklık ve bağırsak arasındaki şaşırtıcı bağlara dair bakış açınızı derinden etkileyecek
AHMET ÜMİT’İN YAZINSAL DÜNYASI: Kitabın sonunda yer alan söyleşi de Ümit’in yazarlık serüveninin özeti niteliğinde…
AZ GELİŞMİŞLİK VE KALKINMA: Kitap, Joan Robinson'ın düşünsel mirasına dair literatürdeki önemli bir boşluğu doldururken, okura bir iktisatçının analitik yaklaşımının gerçek dünya sorunlarıyla karşılaştığında nasıl şekillendiğine dair de bir anlatı sunuyor.
DOĞADAN DESTEK ALMANIN GİZEMLİ SANATI: Bu kitap, zihnin değil ruhun eğitimidir. Her satırında bir doğa arketipiyle yüzleşecek, kendini hatırlayacaksın. Hayvan arketiplerinin yanı sıra, doğanın farklı arketipleri ve bilgeliği burada seni bekliyor.
HUZURSUZLUĞUN KİTABI: Bir mefruşatçıda muhasebecilik yapan Bernardo Soares'in pencereden izlediği yağmur manzaraları, fırtınaların uğultusu ve şehrin kalabalığına bakarak kendinde gördüğü yalnızlığın metni.
İşte o kitaplar;
En güzel aşk hikayeleri, en beklenmedik olanlardır
SARAH Adams’tan AŞKIN PRATİĞİ. Roma kasabasına yeniden hoş geldiniz! Küçük bir hatırlatma: Burası hâlâ Kentucky, İtalya değil. Ama konu romantizm olunca bu kasabadan hareketlisi yok. Bu sefer sahnede kasabanın sessiz ve utangaç çiçekçisi Annie var. Kardeşlerinin ve kasabanın 'melek' timsali Annie'nin en büyük hayali anne babasınınki gibi mutlu bir evlilik kurabilmek ancak görünüşe göre tarihi aşk romanlarından edindiği bilgileri pratiğe dökmekte zorlanıyor. Kasaba halkının gündeminde Annie'nin, abisiyle evlenmeye hazırlanan Amelia'nın koruması Will'le kurduğu yakın ilişki var ancak kimse bu ilişkinin gerçek doğasından haberdar değil. Will'in flört konusundaki dillere destan becerilerinden faydalanmak isteyen Annie'nin planlarının hiç beklemediği yerlere gideceği, Will'in de romantik ilişkilerine dair verdiği kararları sorgulayacağı kesin. Zaten en güzel aşk hikayeleri, en beklenmedik olanlar değil midir? 448 SAYFA.
(GO! YAYINLARI)
Bağırsak sağlığını güçlendirmek için pratik adımlar
UMA Naidoo’dan İYİ BESİN SAKİN ZİHİN: KAYGINIZI KONTROL ETMEYE YÖNELİK DEVRİM NİTELİĞİNDE BİR REHBER. Kaygıyla mücadelede güç belki de çatalınızın ucundadır. Zihin-bağırsak bağlantısı hayal ettiğimizden çok daha karmaşıktır. Uzun yıllar araştırmacılar bağırsak, beyin ve bağışıklık sisteminin birbirinden farklı sistemler olduğuna inanıyordu. Ne var ki son araştırmalar durumun tam tersi olduğunu ortaya koyuyor. Zira beynimiz, bağışıklığınızı etkilerken, bağışıklığımız da beynimizi etkiliyor. Bu karmaşık ilişki –ve bu ilişki bozulduğunda ortaya çıkan korkunç sonuçlar– kaygı ve ruh sağlığı hakkındaki düşüncelerimizi de kökünden değiştiriyor. Beslenme psikiyatristi ve şef Dr. yazar bu çığır açan rehber boyunca bağırsak sağlığını güçlendirmek ve kaygıyı kontrol altına alabilmek için okurlara pratik adımlar sunuyor. Genel zihin sağlığımızı geliştirmeye yönelik lezzetli, sıra dışı olduğu kadar pratik tariflerle dolu bu kitap kaygıya, bağışıklık ve bağırsak arasındaki şaşırtıcı bağlara dair bakış açınızı derinden etkileyecek. İşte bu kitapta sizleri bekleyen konulardan bazıları: - Dr. Uma’nın zihni sakinleştirmek için altı kuralı. - Kaygı karşıtı besinler ve bunları hayatınıza dahil etmenin yolları. - Kaygı ve depresyon belirtilerini hafifletmek için en uygun beslenme biçimleri. “Dr. Uma Naidoo’nun beslenme ve zihinsel sağlık arasındaki bağlantıya dair bilimsel açıklamalarını okuduğunuzda, beslenme tercihlerinizi sonsuza dek değiştireceksiniz. Çığır açan kitabında Dr. Naidoo, kaygı belirtilerini hafifletmek ve zihni sakinleştirmek için yiyeceklerin nasıl kullanılacağını ustalıkla öğretiyor.” Mark Hyman. 360 SAYFA.
(KORİDOR YAYINCILIK)
Geçmiş kültür ile bugünü ayırmak mümkün değil
ONUR Bilge Kula’dan AHMET ÜMİT’İN YAZINSAL DÜNYASI- ROMANLARI ÜZERİNDEN BİR YAZARI OKUMAK. Yazar incelemesinde, yazarın farklı eserlerinden hareketle (Elveda Güzel Vatanım, Sultanı Öldürmek, Beyoğlu’nun En Güzel Abisi, Kırlangıç Çığlığı, Kayıp Tanrılar Ülkesi ve Yırtıcı Kuşlar Zamanı), tarihsel romanın özelliklerinden polisiye romanın biçimine varıncaya dek, sırtını bütünlüklü bir yazınsal incelemeye dayayan bir Ahmet Ümit okuması yapıyor. Kitabın sonunda yer alan söyleşi de Ümit’in yazarlık serüveninin özeti niteliğinde: Ben Türkiye’de yaşayan bir yazarım. Bu ülkenin kültürüyle büyüdüm ama aynı zamanda bu ülkenin kültürü evrensel kültürden bağımsız değil. Çünkü evrensel kültür, sadece Batı kültürü değil, Doğu kültürü de değil, hepsinin birliği. Aynı zamanda geçmiş kültür ile bugünü ayırmak da mümkün değil; çünkü bugün geçmişin bağrından doğuyor, gelecek de bugünün içinden çıkacak. 232 SAYFA.
(YAPI KREDİ YAYINLARI)
Robinson'ın az bilinen dönemi mercek altına alıyor
PERVEZ Tahir’den AZ GELİŞMİŞLİK VE KALKINMA- Joan Robinson'ın Hindistan Gözlemleri. Post-Keynesyen iktisadın kurucu isimlerinden Joan Robinson'ın 1920'lerde Hindistan'da geçirdiği yıllar, onun teorisinde ihmal edilmiş bir alan olarak durmaktadır. Yazarın kaleme aldığı kitap, Robinson'ın az bilinen bu dönemini mercek altına alıyor. Tahir, Robinson'ın Hindistan'daki deneyimlerini incelerken, onun az gelişmişlik ve sömürgecilik arasındaki ilişki ve devletin kalkınmadaki rolü gibi temel meselelerle ilk kez nasıl yüzleştiğini ortaya koyuyor. Yazar, bu erken dönem gözlemlerinin, Robinson'ın ilerleyen yıllarda geliştireceği kalkınma teorilerinin entelektüel temellerini nasıl oluşturduğunu gösteriyor. Kitap, Joan Robinson'ın düşünsel mirasına dair literatürdeki önemli bir boşluğu doldururken, okura bir iktisatçının analitik yaklaşımının gerçek dünya sorunlarıyla karşılaştığında nasıl şekillendiğine dair de bir anlatı sunuyor. Elinizdeki bu kitap, yalnızca akademisyenler ve öğrenciler için değil, az gelişmişlik, kalkınma, sanayileşme meselelerine ilgi duyan herkes için bir başvuru kaynağı olacaktır. 384 SAYFA.
(VAKIFBANK KÜLTÜR YAYINLARI)
Sabretmek, farkında olmak, bazen geri çekilmek her zaman biliyor olmak demektir
ÇETİN Çetintaş’tan DOĞADAN DESTEK ALMANIN GİZEMLİ SANATI. Etrafında bir dünya dolusu dost varken, yaşam yolunu tek başına yürümeye gerek var mı? Yarın ne olacağının bile kestirilemez olduğu günümüzde, aşırı tükenmişlik ve belirsizlik endişesiyle oradan oraya savrulan çağımız insanının, bütün bu niteliksiz koşullara rağmen dağ gibi ayakta durabilmesi, nehir gibi akmaya devam edebilmesi ve bir tohum gibi sabırla derinlere köklenebilmesi gerçek bir sanattır. Ve bu sanat sadece doğadan öğrenilebilir. Bu kitap, zihnin değil ruhun eğitimidir. Her satırında bir doğa arketipiyle yüzleşecek, kendini hatırlayacaksın. Hayvan arketiplerinin yanı sıra, doğanın farklı arketipleri ve bilgeliği burada seni bekliyor. Dağ gibi olmak, kırılmamak değildir, sessizce yürümekte olan dağlar gibi yumuşaklıkla acının içinden geçebilmektir. Nehir gibi olmak, önüne çıkanı kendine katıp yıkarak akmak demek değildir. Sabretmek, farkında olmak, bazen geri çekilmek ama yönünü her zaman biliyor olmak demektir. Küçücük bir tohumun içindeki doğa ve yeryüzü potansiyelini küçümseyemezsin. Doğa bize muazzam bir bilgelik ve çözüm sunar. Doğanın işaretlerini okuyan, anahtarın nerede durduğunu ve onu nasıl alabileceğini öğrenir. 304 SAYFA.
(DESTEK YAYINLARI)
Kurmaca yazarın, hayaller üzerine inşa ettiği bir dünyanın fragmanlara bölünmüş kitabı
FERNANDO Pessoa’dan HUZURSUZLUĞUN KİTABI. "Bu kitabı okumanın sizde şehvetli bir kâbustan uyanmış izlenimi bırakmasını istiyorum." Bir kitap ki yazılması 20 yıldan fazla sürsün. Bir kitap ki asıl yazarının değil kendi uydurduğu bir başka yazarın adıyla kaleme alınsın. Bir kitap ki yazılırken birkaç fragmanı dönemin dergilerinde yayımlanmış olsa da diğer yüzlerce fragman bir sır gibi gizli kalsın. Bir kitap ki yazarın ölümünden sonra açılan sandıktan çıksın. Bir kitap ki tamamlanmamış olsun ve her şeye rağmen "başyapıt" olarak anılsın. Yazarın 1935'teki ölümünden sonra sandığından çıkan binlerce sayfalık şiir, yazı, belge arasında bulunan, Bernardo Soares imzalı kitabının kader çizgisi böyle çizilmiş. Tarih, felsefe, mitoloji, psikoloji, sanat ve edebiyata fazlasıyla hâkim "kurmaca" bir yazarın, tüm gerçekliği yok sayarak hayaller üzerine inşa ettiği bir dünyanın fragmanlara bölünmüş gün dökümü kitabı. Bir mefruşatçıda muhasebecilik yapan Bernardo Soares'in pencereden izlediği yağmur manzaraları, fırtınaların uğultusu ve şehrin kalabalığına bakarak kendinde gördüğü yalnızlığın metni. "Ben var olmayan bir şehrin varoşlarıyım, hiç yazılmamış bir kitabın uzun soluklu yorumuyum. Ben hiç kimseyim, hiç kimse. Nasıl hissedeceğimi, nasıl düşüneceğimi, nasıl isteyeceğimi bilmiyorum. Yazılmamış bir romandan bir karakterim, beni nasıl tamamlayacağını bilmeyen birinin hayallerinde yaşıyorum, hiç var olmadan dağılmışım, havada süzülüyorum." 544 SAYFA.
(KIRMIZI KEDİ YAYINLARI)