“Lüks turizm küresel bir dönüşümden geçiyor, Türkiye sesini yükseltmeli”

Fulya OMAÇ / İZMİR Turizm duayeni Baraner, lüks turizmin küresel ölçekte tarihi bir dönüşümden geçtiğini vurgulayarak, Türkiye’nin güçlü lüks turizm potansiyeline rağmen Avrupa sahnesinde yeterince görünür olmadığını ve sesini yükseltmesi gerektiğini belirterek ‘Türkiye sahneye çıkarsa Avrupa’nın lideri olur’ dedi.

*BARANER’DEN ÇARPICI UYARI: TÜRKİYE’NİN 200 ULTRA LÜKS TESİSİ VAR AMA SAHNE EKSİK

*AVRUPALI ACENTELERDEN AÇIK MESAJ: “LÜKS TURİZMDE TÜRKİYE’Yİ SATMAK İSTİYORUZ, HİKAYEYİ VERİN”

*AVRUPA’DA 82 MİLYAR EURO’LUK LÜKS TURİST SINIFI BÜYÜYOR, TÜRKİYE BU DEV DALGAYI KENDİNE ÇEVİREBİLİR Mİ?

Dünya Kardeş Kentler Turizm Birliği Genel Sekreteri ve Türk-Alman turizm uzmanı Hüseyin Baraner, küresel lüks turizm pazarında yaşanan hızlı dönüşümü değerlendirerek yalnızca pazarların el değiştirmediğini, lüks turizmin temel ruhunu değiştiren bir çağ kırılması yaşandığını söyledi. Lüks tüketicisinin beklentilerinin, harcama davranışlarının ve yaşam anlayışının köklü biçimde değiştiğini vurgulayan Baraner, bu dönüşümün dünya turizminde ürün geliştirme modellerini yeniden şekillendirdiğini belirtti. Türkiye’nin ise Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın son yıllarda attığı kalıcı adımlarla bu dönüşümde güçlenen bir konuma geldiğini ifade etti.

BATI AVRUPA’DA UCUZ TATİL DÖNEMİ KAPANIYOR

Batı Avrupa’da düşük maliyetli ucuz tatil anlayışının neredeyse tamamen sona erdiğini söyleyen Baraner, seyahat acentelerinin etkileri artan yeni nesil deneyimli danışmanlara ve tatil-yaşam koçlarına dönüştüğüne dikkat çekerek, “Artık düşük fiyatlı paketler büyük ölçüde çevrimiçi platformlara kaydı. Seyahat danışmanlarının her biri hikayesi olan, daha pahalı, daha kişisel ve iddialı lüks ürünlere yöneldi. Türk kökenli acenteler de bu dönüşümde kendilerini önemli ölçüde geliştirdi. Çünkü sahnenin ortasında artık yeni bir sınıf var” dedi. 

AVRUPA’NIN YENİ GÖRÜNMEZ GÜCÜ: SAĞLIKLI VE VARLIKLI GEZGİNLER

Healthy & Wealthy Travellers” (Sağlıklı ve Varlıklı Gezginler) olarak tanımlanan bu yeni müşteri sınıfının, Avrupa’nın görünmez ama en güçlü aktörü haline geldiğini dile getiren Baraner, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Genelde 50 yaşın üzerinde olan bu kitle sağlığına yatırım yapıyor, beslenme danışmanlarıyla çalışıyor, uzun yaşam programlarını takip ediyor, gelir ve enerji seviyeleri artıyor. Bu insanlar sade ve saf içerikli, özel ve unutulmaz deneyimler sunan özgün ürünlerle gerçek mutluluğu arıyorlar. ‘Ben sadece lüks tatil istemiyorum, ömrüme değer katmak istiyorum’ mesajı veriyorlar. Bu müşteri profili sadece çoğalmıyor, aynı zamanda yaşam beklentisini ve yaşam kalitesini de hızla yükseltiyor. Almanya’da 50 yaş üstü grubun yıllık tatil ve kişisel bakım hacmi 82 milyar Euro’ya ulaştı. Kişi başı premium tatil harcaması 5 bin ile 18 bin Euro arasında değişiyor. Sağlık, wellness ve longevity için ayrılan ek bütçe ise 2 - 7 bin Euro arasında. Yoga, detoks, uyku terapisi gibi programlara ilgi de yüzde 34 arttı. Özel uçak kullanımında yüzde 22 artış yaşanıyor. Lüks acentelerde ciro artışı yüzde 7 seviyesine çıkmış durumda.”

SEYAHAT DANIŞMANI ARTIK TUR SATMIYOR, YAŞAM TASARLIYOR

Baraner, bu beklentiyle acentelerin artık sadece tur satmadığını, yaşam kalitesini yükselten, arkasında gerçek bir hikaye taşıyan, insanın ruhuna dokunan ve hayatına değer katan deneyimler sunarak müşteriyi kendilerine kalıcı olarak bağlamak için büyük çaba gösterdiklerini belirterek, “Modern seyahat satış elemanları için tatil artık bir ürün değil, müşterinin iyiliğini, enerjisini ve yaşam heyecanını besleyen kişisel bir yaşam tasarımı haline geldi. Yeni dönemde seyahat danışmanları, turizmci oldukları kadar psikolog ve sosyolog gibi çalışıyor. Ailelerin özel tatil beklentilerini, ruh halini, günlük hayat baskılarını ve sağlık ihtiyaçlarını okuyarak kişisel garantiyle çözümler sunuyorlar. Avrupa’daki acentecilik sektörü belki de tarihinin en büyük dönüşümünü yaşıyor. Müşteri daha fazla kişisel ilgi talep ettikçe, danışmanlar da sunumlarını buna göre yeniliyor. Satış öncesi “uyandırmak”, “heyecanlandırmak” ve “ilham vermek” için kendilerini tüm dijital platformlarda ve etkinliklerde birer tatil ilham kaynağı olarak konumlandırıyorlar. Son beş yılda Avrupa’da ilginç bir tablo oluştu. Ofis sayısı azalıyor, ancak pax başı ciro hızla artıyor. Çok özel danışmanlık hizmetleri sadık müşteri sayısını sürekli büyütüyor. Küçülen iş modeli daha büyük gelir üretiyor” ifadelerini kullandı.

YENİ LÜKS: SESSİZLİK, SAĞLIK VE RAFİNE DENEYİM

Lüks turizmde artık yüksek sesli eğlence ya da kalabalık destinasyonların değil, hikayesi olan, kişisel, sakin, sessiz ve rafine tatil anlayışı öne çıktığını vurgulayan Baraner, “Sektörün odağı tamamen değişti. Bugünün popüler ürünleri, well-being öncelikli, kişisel, sessiz ve rafine tatillerden oluşuyor. Luxury wellness programlarından gastronomi merkezli konsept tatillere, longevity tesisleriyle entegre Akdeniz rotalarından ‘kişiye özel sessizlik ve iyileşme’ retreat’lerine kadar çok geniş bir yelpazede yeni trendler yükselişte. Premium yacht-villa kombinasyonları, medikal destekli yaşam programları, yüksek standartlı ama sade ortamlar artık gerçek lüksü tanımlıyor. Özellikle üst segment turistlerin beklentileri oldukça değişti. Eskiden müşteriler ‘Kaç gün?’ diye sorardı. Bugün ise ilk soruları ‘Hangi şef?’, ‘Hangi doktor?’, ‘Hangi terapi protokolü?’ oluyor. Lüks artık tamamen bilgi, uzmanlık ve kişiye özel bütünsel deneyimle tanımlanıyor” diye konuştu.

AVRUPALI ACENTELER: “TÜRKİYE’Yİ LÜKS TURİSTE SUNMAK VE SATMAK İSTİYORUZ”

Avrupa’daki lüks turizm acentelerinin Türkiye’ye yönelik tutumuna da dikkat çeken Baraner, beklentilerin çok net olduğunu vurgulayarak şunları aktardı:

“Avrupalı lüks acenteler Türkiye’ye açıkça şunu söylüyor: ‘Bize kurumsal bir lüks destinasyon hikayesi verin. Biz Türkiye’yi sunmak, satmak ve para kazanmak istiyoruz.’ Bu talep var, ilgi var, potansiyel büyük. Ama bizim bu hikâyeyi netleştirmemiz gerekiyor. Bu konuda asıl kritik soru ise hala masada duruyor: “Türkiye bu büyük rekabette sahaya gerçekten çıktı mı?” 

TÜRKİYE’NİN LÜKS ÜRÜNÜ VAR AMA AVRUPA’DAKİ SAHNEDE SESİ YETERİNCE ÇIKMIYOR

Viyana’da Avrupa’nın önde gelen lüks turizm platformu Connaisseur Circle’ın uzmanlarıyla yaptığı görüşmeyi aktaran Baraner, “Yirmi yıldır premium pazarın nabzını tutan uzmanlar tek bir cümlede birleşti. ‘Türkiye’nin lüks ürünü, hizmeti ve kalitesi var, ama Avrupa’daki lüks sahnede sesi hala yeterince çıkmıyor.’ Bu cümle, Türkiye’nin gücü ile görünürlüğü arasındaki dramatik farkı özetliyor. Masada Suudi Arabistan örneğini konuştuk. Daha dün turizme başlayan bir ülke, kurumsal hikaye platformlarıyla dünya sahnesinde büyük bir algı yarattı. Tüm global oyun kurucuları ve kurumları ülkesine bağladı. Türkiye’de ise ürün, kalite, doğa, tarih ve gastronomi var. Fakat uluslararası bir lüks sahnesi, bir buluşma platformu hala yok. Bunun için acilen kurumsal bir lüks turizm platformu kurmalı” dedi.

TÜRKİYE’DE 200’ÜN ÜZERİNDE ULTRA LÜKS TESİS VAR

Türkiye’de 200’ün üzerinde ultra lüks tesis bulunduğunu, Belek’in premium kapasitesinin Dubai ve Mauritius toplamından daha büyük olduğunu aktaran Baraner, Bodrum-Göcek hattının Akdeniz’in en güçlü üç yacht ve villa destinasyonundan biri olarak kabul edildiğini vurgulayarak, “Healthy & Wealthy segmentte Türkiye’nin günlük fiyat seviyesi 400-700 Euro aralığında. Muhteşem ürünlere sahip olan Türkiye’nin aynı seviyede hikayeyi de yazması gerekiyor.”

TÜRKİYE MUTLAKA YILLIK BİR LÜKS TURİZM ZİRVESİ DÜZENLEMELİ

Türkiye’nin atması gereken en kritik adımın, Avrupa’da yıllık olarak düzenlenecek ve tamamıyla Türkiye’ye ait bir lüks turizm zirvesi oluşturmak olduğunu belirten Baraner, sözlerine şöyle devam etti:

“ Kurumsal bir çatı altında, etkisi büyüyen ve kalıcı bir marka değeri yaratacak bu zirvenin mutlaka gerçekleşmesi gerekiyor. Suudi Arabistan’ın yaptığı gibi Türkiye de kendi kurumsal platformunu kurmalı. İster ‘Türkiye Luxury & Lifestyle Summit - Europe’ olarak adlandırılsın, ister başka bir marka tercih edilsin. Bu zaman içerisinde markalaşacak kurumsal platformun sahibiyse Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) olmalıdır. Bu zirve Avrupa’nın en seçkin seyahat danışmanlarını, mobil premium uzmanları, wellness ve longevity profesyonellerini, gastronomi yazarlarını, yacht ve villa brokerlarını, Türkiye’ye turist taşıyan havayolu şirketleri ve turizm-lifestyle araştırmacılarını tek çatı altında Türkiye için buluşturmalı. Türkiye’nin lüks hikayesini dünyaya anlatacak gerçek güç ancak böyle kurulur.”

LÜKS TURİZMİN ZAYIF HALKASI HAVALİMANI SÜREÇLERİ

Türkiye’nin otel ve hizmet standartlarının dünyanın en iyileri arasında olmasına rağmen en zayıf halkasının hala havalimanı süreçleri olduğunu vurgulayan Baraner, “Ancak Healthy & Wealthy müşteri için yolculuk uçağın tekeri Türkiye’ye değdiği anda başlıyor. İşte tam bu noktada zincirin ilk halkası zayıflıyor. CIP hizmet standartları havalimanına göre değişiyor, apron ve pist süreçleri rakiplere göre daha yavaş ilerliyor, özel uçak iniş ve kalkış ücretlerinin sık sık değişmesi kurumsal güveni zedeliyor. İlk karşılamada koordinasyon ve yönlendirme çoğu zaman yetersiz kalıyor. Avrupa’dan Türkiye’ye yıllık özel jet potansiyeli 60 binin üzerinde. Bu yıl Batı Avrupa’dan özel uçağıyla gelen birçok misafir, havalimanında yaşadığı hız, yönlendirme, fiyatlama ve bekleme sorunlarını açıkça dile getirdi. Türkiye’nin otelde sunduğu mükemmel hizmet ile havalimanı ve transfer süresinin uyumsuzluğu bu özel müşteri segmentinde ciddi ciro kaybına yol açıyor.

TÜRKİYE IŞIKLARINI AÇARSA LÜKS TURİZMDE LİDER OLUR

Türkiye’nin otelleri, gastronomisi, wellness kapasitesi, doğası, tarihi ve hizmet kültürü dünya ölçeğinde olağanüstü seviyede olduğunu söyleyen Baraner, eksiksiz bir premium zincir, yıllık zirve ve modern bir destinasyon hikayesinin tamamlanması halinde Türkiye’nin rakiplerini geride bırakarak Avrupa’nın lideri olacağını ifade etti. Baraner sözlerini, “Türkiye zaten hazır. Tek gereken ışıkları sonuna kadar açmak” diyerek tamamladı.