• BIST 100

    10208,76%-1,56
  • DOLAR

    41,79% 0,15
  • EURO

    48,73% -0,27
  • GRAM ALTIN

    5724,11% -1,68
  • Ç. ALTIN

    9886,33% 1,99

Tokat’ın 3,4 Milyon Yıllık Gizli Hazinesi: Ballıca

Tokat’ın Pazar ilçesinde, Akdağ’ın eteklerinde yer alan Ballıca Mağarası, milyonlarca yılda oluşmuş sarkıt ve dikitlerinin yanı sıra “soğan biçimli kalsit kristalleri’yle ışığa göre renk değiştiren büyüleyici bir doğa hazinesi.

TURİZM 25.10.2025 14:00:00 0
Tokat’ın 3,4 Milyon Yıllık Gizli Hazinesi: Ballıca

Mustafa SARIİPEK

Tokat’ın Pazar ilçesinde, Akdağ’ın eteklerinde yer alan Ballıca Mağarası, milyonlarca yılda oluşmuş sarkıt ve dikitlerinin yanı sıra “soğan biçimli kalsit kristalleri’yle ışığa göre renk değiştiren büyüleyici bir doğa hazinesi. Dünyada benzeri olmayan jeolojik yapı, aynı zamanda Türkiye’nin “en büyük doğal mağara galerilerinden biri” olma özelliğini taşıyor.

Tokat, sadece tarihî katmanlarıyla değil, doğanın büyüsünü yansıtan eşsiz oluşumlarıyla da dikkat çekiyor. Pazar ilçesine bağlı Ballıca Köyü’nün 1 kilometre güneyindeki Akdağ zirvesine kıvrıla kıvrıla uzanan yolun sonunda, 1080 metre rakımda karşınıza doğanın milyonlarca yıl süren sabrıyla şekillendirdiği bir mucize çıkıyor: Ballıca Mağarası.

Yaklaşık 3,4 milyon yıl önce oluştuğu tahmin edilen mağara, soğan biçimli kalsit kristalleriyle tanınıyor. Bu kristaller, farklı açılardan gelen ışıklarla renk değiştiriyor; sarıdan amber tonlarına, yeşilden turuncuya kadar görsel bir şölen yaratıyor. Bu özelliğiyle Ballıca, dünyanın birçok mağara sisteminden ayrılıyor.

 

10 BİN METREKAREDE 65 METRE DERİNLİK VE 8 GALERİYE SAHİP

1995 yılında aydınlatma ve yürüyüş platformları eklenerek ziyarete açılan mağara, 10 bin metrekarelik alanı, 8 galerisi ve 65 metreyi bulan derinliğiyle hem bilim insanlarının hem de doğaseverlerin ilgi odağı. Özellikle “Büyük Damlataşlar Salonu” ve “Fosil Galeri” bölümleri, damlataşların görkemli yapısıyla ziyaretçileri büyülüyor.

Mağara girişinde yer alan ahşap seyir terası ve kafeterya, Tokat Valiliği tarafından doğayla bütünleşik şekilde tasarlanmış. Burada yorgunluğu atarken yayık ayranı ve çökelekli gözleme eşliğinde Tokat’ın misafirperverliğini hissedebilirsiniz. Ayrıca yöresel ürünlerin satıldığı küçük stantlar, mağara turunun ardından keyifli bir mola imkânı da sağlıyor.

 

SADECE TURİSTİK DEĞİL

Jeologlara göre Ballıca Mağarası yalnızca turistik bir yer olmayıp, karstik ekosistemlerin canlı örneğini barındıran doğal bir laboratuvar niteliği taşıyor. İçerideki sabit nem oranı ve 18 derece civarındaki sıcaklık, bazı nadir mikroorganizma türlerinin yaşamına da olanak tanıyor.

Ballıca Mağarası, Tokat’ın tarihî zenginlikleriyle birleştiğinde, kültürel ve doğal miras açısından Anadolu’nun en dikkat çekici duraklarından biri olmayı sürdürüyor.

 

TOKAT OVA İÇERİSİNDE YEŞİLLİKLERLE ÇEVRİLİ

Tokat, Orta Karadeniz’in dağlarla çevrili yemyeşil bir ovasında yer alan, tarihiyle olduğu kadar doğasıyla da büyüleyen bir şehir. Tarih boyunca farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan Tokat, antik çağlarda Komana ve Evdoksia, Bizans döneminde Dokia, Arap kaynaklarında Dokat, İran hâkimiyetinde Kah-Cun, Selçuklular döneminde Dar-ün Nusret, Moğollar zamanında Sobaru, Yıldırım Bayezid döneminde ise Dar-ün Nasr adlarıyla anılmış. Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde ise bugünkü adıyla, yani Tokat olarak varlığını sürdürmüş.

Anadolu’nun kalbinde yer alan Tokat, zengin doğal kaynakları, stratejik konumu ve bereketli toprakları sayesinde tarih boyunca pek çok beylik, devlet ve imparatorluğun ilgisini çekmiş. Yaylaları, ovaları, bağları, bahçeleri ve içlerinden kıvrıla kıvrıla akan dereleriyle Tokat, doğayla tarihin iç içe geçtiği bir coğrafya.

 

BALLICA MAĞARASI ADINI IŞIĞIN BÜYÜSÜNDEN ALIYOR

Ballıca Mağarası’nın adının kökeni, içinde gizlediği doğa mucizesinden geliyor. Mağaranın en dikkat çekici özelliği, Türkiye’de sadecea burada görülen “soğan biçimli kalsit kristalleri.” İlk bakışta sıradan bir sarı sarkıt topluluğu gibi duran bu kristaller, ışıkla buluştuğu anda bir doğa gösterisine dönüşüyor. El fenerinin ışığı kristallerin yüzeyine temas ettiğinde, o mat sarı ton yerini bal renginde, içten içe parlayan bir ışıltıya bırakıyor. Bu etkileyici dönüşüm, mağaranın ismini de belirlemiş: “Ballıca”. Yani Tokat’ın bu büyüleyici mağarası, adını içinden gelen doğal bir ışıltıdan, balın sıcak renginden alıyor.

Bugün mağarayı gezen ziyaretçiler, ışığın kaya kristalleriyle dansına tanık olduklarında, “Ballıca” adının sadece bir isim değil, mağaranın özünü anlatan bir sembol olduğunu hissediyorlar.

 

BÜYÜLEYİCİ GÜZELLİĞİYLE YERALTINDA BİR DOĞA KATEDRALİ

Ballıca Mağarası’nın keşfedilebilir bölümü, 680 metre uzunluğunda ve yer seviyesinden -75 metre derinliğe kadar uzanıyor. Toplamda 95 metrelik bir düşey yüksekliğe sahip bu doğa harikası, bugün 1.055 metre uzunluğunda gezi güzergâhıyla ziyaretçilerini ağırlıyor. Mağaranın en dikkat çekici özelliği, Türkiye’de sadece burada görülen soğan biçimli sarkıtlar. Bu olağanüstü oluşumların yanı sıra, mağaranın çeşitli bölümlerinde yaşayan cüce yarasalar kolonileri de ekosistemin gizemli sakinleri arasında yer alıyor.

Ballıca, sadece jeolojik değil, görsel olarak da büyüleyici. İç kısımlarında sarkıt, dikit, sütun, örgü damlataşları, mağara gülleri, iğneleri ve damlataş havuzları doğanın sabrını ve yaratıcılığını sergiliyor.

 

5 KAT VE 8 BÜYÜK SALONDAN OLUŞUYOR

Yarı yatay ve yarı dikey bir yapıya sahip olan mağara,5 kat ve 8 büyük salondan oluşuyor. Her salon, kendine özgü şekil ve renklerle farklı bir atmosfer yaratıyor. Bu bölümler sırasıyla:
Havuzlu Salon, Büyük Damlataşlar Salonu, Çamurlu Salon, Fosil Salon, Yarasalı Salon, Çöküntü Salonu, Sütunlar Salonu ve Mantarlı Salon olarak adlandırılmış. Ayrıca, sonradan oluştuğu tespit edilen Yeni Salon, mağaranın en genç bölümü olarak dikkat çekiyor.

Her bir salon, yeraltında bir sanat galerisi gibi… Ziyaretçiler mağaranın loş ışığında ilerlerken kimi zaman suların yansımasını, kimi zaman da binlerce yılda oluşan kristal sütunların sessiz ihtişamını izliyor.

 

GİZEMLİ YOLCULUK: BALLICA’YA GİDEN YOL

Deniz seviyesinden 1.085 metre yükseklikte yer alan Ballıca Mağarası’na giden yol, başlı başına bir tarih yolculuğu. Pazar ilçesinden mağaraya uzanan 8 kilometrelik güzergâh, Selçuklu dönemine ait bir köprünün yanından geçiyor. Bu köprü, antik Kral Yolu ile bağlantılı olmasıyla da dikkat çekiyor.

Mağaraya ulaşmadan hemen önce, 1238 yılında inşa edilen Mahperi Sultan Kervansarayı karşılıyor ziyaretçileri. Asırlardır ayakta kalan bu görkemli yapı, 2006 yılında başlatılan restorasyon çalışmalarıyla yeniden hayat bulmuş. Ardından yol, Akdağ’ın kıvrımlı yamaçlarına tırmanarak Ballıca Mağarası’nın gizemli kapısına ulaşıyor.

 

MAĞARANIN BİLİMSEL GEÇMİŞİ

Ballıca’nın bilimsel geçmişi de en az kendisi kadar ilgi çekici. Ankara Mağara Araştırma Derneği speleologları, mağarayı ilk kez 1987 yılında incelemeye aldı. Ardından 1990 yılında mağaranın ayrıntılı haritası çıkarıldı. 1992’de Tokat Valiliği’nin isteği üzerine, Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi’nden Prof. Dr. Baki Canik ve ekibi tarafından yeni araştırmalar yürütüldü. 1994 yılında ise Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü (MTA) uzmanları bölgeye gelerek jeolojik etütler yaptı. Bu çalışmaların sonucunda mağara, 1995 yılında yürüyüş yolları ve aydınlatma sistemiyle birlikte ziyarete açıldı.

Tamamı kristalleşmiş kireçtaşlarından oluşan Ballıca Mağarası, yıl boyunca 18–19 derece sıcaklık ve yüzde 54 nem oranıyla sabit bir iklime sahip. Bu özellikleriyle mağara, sadece doğaseverlerin değil, astım hastalarının da ilgisini çekiyor. İçerideki temiz, oksijen açısından zengin hava, nefes almayı kolaylaştırıyor ve adeta bir doğa terapisi etkisi yaratıyor.

Artık her şey hazır… Şimdi ışığın taşa, sessizliğin zamana karıştığı bu yeraltı dünyasında, Ballıca Mağarası’nın gizemli yolculuğuna çıkma zamanı.

 

HAVUZLU SALON: ZAMANIN İLK DURAĞI

Ballıca Mağarası’na adım attığınızda sizi ilk karşılayan bölüm, Havuzlu Salon. Burası, mağaranın başlangıç noktası olmasının yanı sıra, doğal güzelliği ve geçmişin izlerini bir arada barındırmasıyla da özel bir anlam taşıyor. Salonun içindeki sıcaklık yaklaşık 20 derece. Nem oranı ise diğer bölümlere göre oldukça düşük. Bu farklı mikroklima, damlataşları oluşturan kalsit kristallerinin tutunma gücünü azaltarak yüzeyde hafif kabarmalar yaratmış. Böylece salon, adeta dalgalı bir yeraltı dokusuna bürünmüş.

Havuzlu Salon’un ortasında yer alan dikdörtgen biçimli bir yapı, mağaranın geçmiş dönemlerde insanlar tarafından da kullanıldığını gösteriyor. Yapının üzerindeki harç kalıntıları, burada bir dönem insan eliyle bir düzenleme ya da barınma alanı oluşturulduğuna işaret ediyor.

 

BÜYÜK DAMLATAŞLAR SALONU: RENKLERİN VE SESSİZLİĞİN BÜYÜSÜ

Havuzlu Salon’dan ayrıldıktan sonra, dar bir koridordan sütunlar ve sarkıtların arasından geçerek yaklaşık 150 metre ilerlediğinizde Ballıca Mağarası’nın kalbine, yani Büyük Damlataşlar Salonu’na ulaşıyorsunuz. Burası mağaranın en geniş ve en etkileyici bölümü.

Salonun tabanı boyunca uzanan minik doğal havuzlar ve içlerinde biriken mağara incileri, yüzyılların damla damla sabrını yansıtıyor. Ortamın nem oranı oldukça yüksek; içerideki hava, dış ortama göre yaklaşık 4,5 kat daha fazla oksijen barındırıyor. Bu da salona adım atan herkese ferah, canlı bir nefes alanı hissi veriyor.

Ancak salonun asıl büyüsü, dev boyutlu sarkıt ve dikitlerin ışıkla buluştuğu anda başlıyor. Aydınlatma sistemi sayesinde taş yüzeyler kırmızı, mavi, sarı ve yeşilin farklı tonlarına bürünerek görsel bir şölene sahip. Işığın her kırılması, binlerce yıldır sessizce büyüyen damlataşlara yeni bir hayat veriyor.

Bu etkileyici salondan kuzey ve kuzeydoğu yönlerine ilerleyen yollar, mağaranın diğer gizemli bölümlerine; Çamurlu Salon, Fosil Salon ve Yarasalı Salon’a ulaşıyor. Böylece Ballıca Mağarası’ndaki keşif, her adımda yeni bir hikâyeye dönüşüyor.

 

ÇAMURLU VE FOSİL SALON

Büyük Damlataşlar Salonu’ndan ilerleyen ziyaretçiler, kısa bir yürüyüşün ardından Çamurlu Salona ulaşıyor. Bu bölüm, adını zemininde yer alan yumuşak kil ve çamur tabakasından alıyor. İçeride blok kaya oluşumları, sarkıtlar, dikitler ve minik su havuzları bulunuyor. Tavanlardan süzülen damlalar, zamanla yüzeylerde ince bir çamur dokusu bırakmış; bu da salona farklı bir renk ve doku kazandırmış.

Tıpkı mağaranın diğer bölümlerinde olduğu gibi, aydınlatma sisteminin özenli tasarımı burada da devreye giriyor. Işıkların yansımasıyla, taşların üzerinde kırmızıdan yeşile, sarıdan mora uzanan gizemli renk oyunları ortaya çıkıyor. Sessizlik ve yankıların iç içe geçtiği bu atmosfer, ziyaretçilere adeta bir yeraltı rüyası yaşatıyor.

Çamurlu Salon’un hemen ardından, mağaranın en üst noktasında yer alan Fosil Salona ulaşılıyor. Burası, Ballıca Mağarası’nın en yaşlı bölümü olarak biliniyor. Diğer salonlara göre biraz daha sıcak olan bu bölümde sıcaklık 24 dereceye kadar çıkıyor. Nem oranı ise yüzde 40 civarında, yani mağaranın en kuru bölümlerinden biri.

Fosil Salon, milyonlarca yıllık kaya katmanlarının adeta açık bir zaman çizelgesi gibi görülebildiği bir yer. Her taş dokusu, Ballıca’nın geçmişine, doğanın sabrına ve zamanın derinliğine sessizce tanıklık ediyor.

 

YARASALI SALON: KÜÇÜK SAKİNLERİN KRALLIĞI

Ballıca Mağarası’nın en gizemli bölümlerinden biri olan Yarasalı Salon, adından da anlaşılacağı gibi cüce yarasaların yaşam alanı olarak öne çıkıyor. Mağaranın genç salonlarından biri olan bu bölüm, gelişim halindeki sarkıtlar, mağara gülleri, iğneler ve damlataş havuzları ile dikkat çekiyor.

Salonun bazı kesimleri kasıtlı olarak karanlık bırakılmış; aydınlatmanın az olduğu bu bölgelerde, sarkıtların tepelerinde tepe aşağı uyuyan yarasaları görmek mümkün. Bu doğal tablo, ziyaretçilere doğa ve mağaranın sakin yaşam döngüsü gösteriyor.

Ayrıca, yarasaların salonda bıraktığı gübre, mağara ekosistemi için sadece biyolojik bir unsur değil, önemli bir gelir kaynağı olarak değerlendiriliyor. 

 

ÇÖKÜNTÜ SALON: MUHTEŞEM GALERİ’YE AÇILAN KAPI

Ballıca Mağarası’nın Kuzey–Güney yönünde uzanan bölümlerinden biri olan Çöküntü Salon, aynı zamanda Muhteşem Galeriye açılan geçit. Salon, adını tabanındaki iri kaya bloklarından alıyor. Bu blokların arasında yer alan derin kuyular, mağaranın alt katlarıyla olan bağlantıyı gözler önüne seriyor ve ziyaretçilere yeraltının gizemli yapısını hissettiriyor.

Tavanın yaklaşık 3 metre yukarısında gözlemlenen kalsit oluşum sınırları, geçmişte mağaradaki yeraltı suyunun seviyesini gösteriyor. Bu detay, Çöküntü Salon’u sadece görsel olarak değil, aynı zamanda jeolojik ve tarihi açıdan da önemli bir durak hâline getiriyor.

Ziyaretçiler burada ilerlerken, mağaranın milyonlarca yıllık evrimini adım adım hissediyor ve Muhteşem Galeri’ye doğru ilerlerken yeraltı dünyasının büyüsüne kapılıyor.

SÜTUNLAR VE MANTARLI SALON

Çöküntü Salon ve Bloklu Mahzen’i geride bıraktıktan sonra, küçük bir köprü üzerinden ilerleyerek Sütunlar Salonu’na ulaşılıyor. Bu salon, Ballıca Mağarası’nın en etkileyici yapısal odak noktalarından biri. Salondaki en dikkat çekici özellik, 18 metre yüksekliğinde ve 8 metre çapında dev bir sütun. Bu sütun, salonu odalara ayıran doğal bir sınır gibi duruyor ve büyük bir galeriyi andıran mekâna görkem katıyor. Tavanın bazı kesimlerinde ise yükseklik 15 metreye kadar ulaşarak, yeraltında adeta bir taş saray hissi yaratıyor.

Salonun yolları ikiye ayrılıyor: Kuzey yönü Mantarlı Salona, güney yönü ise mağaranın en genç bölümü olan Yeni Salona bağlanıyor. Mantarlı Salon’da ise, salona adını veren mantarı andıran dikitler ve iri soğan sarkıtlar göz kamaştırıyor. Ayrıca, damlalık sarkıtların en güzel örnekleri de bu salonun içinde sergileniyor. 

 

YENİ SALON: MAĞARANIN GENÇ YÜZÜ

Ballıca Mağarası’nın en genç salonu olan Yeni Salon, adeta doğanın hâlâ şekillendiği bir laboratuvar gibi. Burada, dev sarkıtlar, dikitler ve minik havuzlar ziyaretçilerin gözlerini kamaştırıyor. Bunun yanı sıra, salonun içinde yer alan yaprak, perde ve pırasa biçimli oluşumlar, her açıdan farklı bir görsel şölen.

Salonun sonunda ise 65 metre derinlikte gizemli bir göl bulunuyor; bu göl, mağaranın yeraltı su sistemlerinin ve damlataş oluşumlarının canlı bir göstergesi. Gezilebilen son bölümde ise, genç soğan sarkıtlar renkleri ve şekilleriyle ziyaretçileri şaşırtıyor ve mağaranın hâlâ büyümekte olduğunu hissettiriyor.

 

Yasal Uyarı: Fotoğraf ve bilgi izin almadan kullanılamaz 


Özgür Özel Brüksel’de konuştu: “Susmayacağız, dayanışmayı büyüteceğiz”

Erdoğan’dan Trump’a: “Birlikte el ele bölgedeki sıkıntıları aşacağımıza inanıyorum”

Yunan Adaları Türklerle Doldu, Yunan Turist Sayısı Yüzde 60 Düştü

Cumhurbaşkanı Erdoğan KKTC’de: 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’na Katıldı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Zirvesi’nde Çağrı: “Ticaret Vizyonumuzu Geliştirmeliyiz”

Cansuyu Genel Başkanı Mustafa Köylü: “Gazze’de Çocuklarımızı Öldürüyorlar, Cinayetlerini Meşrulaştırmaya Çalışıyorlar”

Sakız’dan İzmir’e Dayanışma: “Bir Yaka Yandığında, Diğeri de Yanıyor”

Özgür Özel’den Berlin’de Sert Mesajlar: “Türk Halkı Demokrasiden Asla Vazgeçmeyecek”

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan NATO Zirvesi Sonrası Net Mesaj: "Orta Doğu'da Barış İçin Herkes Elini Taşın Altına Koymalı"

Tunus’un Kültürel Hafızası: Bardo Ulusal Müzesi Zamana Direnen Mirasıyla Yeniden Kapılarını Açtı

İrem Derici’den Hakkındaki İddialara Yanıt: “Test Sonuçlarım Temiz, İddialar Asılsız”

Yabancı Damat’ın Usta İsmi Arif Erkin Güzelbeyoğlu Hayatını Kaybetti

Fatih Ürek Kalp Krizi Geçirdi: Yoğun Bakımda Tedavisi Sürüyor

Müsavat Dervişoğlu’ndan sert mesajlar: “Cumhur koalisyonu devlet olma mevzisini terk etti”

İrem Derici’den Uyuşturucu Operasyonu Haberlerine Açıklama: “Gözaltı Söz Konusu Değil”

Ziynet Sali’den Uyuşturucu Operasyonu Haberlerine Yalanlama: “Gözaltında Değilim”

Ünlü İsimlere Uyuşturucu Operasyonu! İrem Derici, Hadise ve Demet Evgar Gözaltında

Demet Akalın Kıbrıs’a Damga Vurdu

Gülben Ergen Batum'da muhteşem bir geceye imza attı

Demet Akalın Ankara’da Coşkuyu Zirveye Taşıdı

Eskişehirspor, Denizli İdmanyurdu Güreller’i Ağırlıyor: Maç Kadroları Belli Oldu

Eskişehirspor – Denizli İdmanyurdu Maçı Biletleri Satışta!

Eskişehirspor’da Hakan Şapçı’nın Ekibi Belli Oldu

Türkiye Gürcistan Karşısında Çok Rahat Kazandı

A Millî Takımımız Gürcistan Karşısında: 2026 Dünya Kupası Elemelerinde Kritik Mücadele

Eskişehirspor’da İmza Töreni: Ulaş Entok ve Hakan Şapcı Resmen Görevde

A Milli Takım Gürcistan Maçının Hazırlıklarına Başladı

Eskişehirspor, Ayvalıkgücü Belediyespor Deplasmanından Puansız Dönüyor

A Milli Takım Bulgaris'tan'a Gol Oldu Yağdı

A Millî Takım, Bulgaristan Maçı Öncesi Hazırlıklarını Tam Kadro Sürdürdü

Ege’den Avrupa’ya Mükemmellik Yolculuğu: ESBAŞ’a 6 Elmas

Kesikbaş: “İhracat artıyor ancak üretim ve yatırım güçlendirilmeli”

Milas’ın MİTSO Üyeleri Gururu

ESBAŞ, Üçüncü Kez Avrupa’nın En İyi İşverenleri Arasında

Ergun: Giyimde tek hane masalı, TÜİK %9 diyor, İTO %40

EGİAD Melekleri’nden Skymod’a 100 Bin Dolarlık yatırım

CHP’li Aşkın Genç: Kredi ve kredi kartı borçları 8 ayda 12 milyar 760 milyon dolar arttı… 

Merkez Bankası Faizi 250 Baz Puan İndirdi: Politika Faizi %40,5’e Düştü

EGİAD’dan Japonya ile Dijital Ortaklık

Ağustos’ta Açık İş ve İşsizlik Sayısı Azaldı

Sürdürülebilir Protein İçin MSD’den Güçlü Adım

Bakan Memişoğlu: Türkiye, Afrika ile sağlıkta üretim iş birliğine hazır

Marmaris Devlet Hastanesi’nde Yeni Dönem: Yapay Zekâ Destekli MR Cihazı Hizmete Girdi

Doç. Dr. Nuri Yıldırım uyardı: Yumurtalık kistleri sessiz ilerliyor, kısırlık ve kanser riski yaratıyor

“Stres yönetimi, modern çağın en büyük tedavisidir”

Çifteler Devlet Hastanesi’ne 6 Yeni Hemodiyaliz Cihazı

Krizlerde Sağlıkta Yapay Zekâ Hamlesi

Sarıcakaya ve Çevresine Büyük Katkı

Muğla’da öğrencilere ortak menü dönemi

Eskişehir’de Tütün ve Tütün Ürünlerinin Zararları Anlatıldı, Sigara Bırakma Danışmanlığı Hizmeti Sunuldu