9141,31%-0,67
39,61% 0,01
45,96% 0,30
4244,39% -1,08
6950,65% 0,00
Fulya Omaç - Tunus’un simge yapılarından Bardo Ulusal Müzesi, binlerce yılın hikayesini taşıyan, tanrıların sessiz fısıltılarından halkların coşkulu seslerine uzanan eşsiz koleksiyonlarıyla ziyaretçilerini karşılıyor. Tarihi sarayın taş duvarlarında hayat bulan müze, geçmişin görkemi ile terörün acı izlerini bir arada yansıtıyor. Osmanlı’nın zarafeti, Bizans’ın ihtişamı, Kartaca’nın gücü ve İslam medeniyetinin derin izleri, burada zaman ve mekanı aşan bir buluşmaya dönüşüyor.
POSEİDON’DAN KURAN’A TUNUS’UN KÜLTÜREL LABİRENTİ BARDO
Kuzey Afrika’nın en küçük ülkelerinden biri olan Tunus’un başkentinde, Osmanlı paşalarına ev sahipliği yapan görkemli bir sarayda bulunan Bardo Ulusal Müzesi, Türkiye’deki Zeugma Mozaik Müzesi’nden sonra dünyanın en büyük mozaik koleksiyonunu bünyesinde barındırıyor. 1888 yılında Fransız sömürge yönetimi döneminde kurulan ve zamanla Tunus’un simgelerinden biri haline gelen bu tarihi yapı, devasa mozaiklerden antik heykellere, İslam yazmalarından seramiklere, stellerden mücevherlere ve tarihi silahlara uzanan zengin koleksiyonuyla Akdeniz medeniyetlerinin çok katmanlı tarihini aynı çatı altında buluşturuyor.
UNESCO Dünya Mirası listesindeki zenginlikleriyle tanınan Tunus’un kültürel belleğini yansıtan Bardo, uluslararası üne sahip çok sayıda nadir arkeolojik buluntu ve tarihi belgeye ev sahipliği yapıyor. 2015’teki terör saldırısıyla derin yara alan müze, 2021’de başlayan ve 2023’te tamamlanan iki yıllık kapsamlı restorasyonun ardından modern bir vizyonla yeniden ziyaretçilerini sanat ve tarihin büyüleyici dünyasında ağırlıyor.
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE, BİR SARAYIN DÖNÜŞÜMÜ
Bardo Müzesi’nin hikayesi, 19. yüzyılın başlarına, Tunus’un hala Osmanlı idaresi altında olduğu yıllara kadar uzanıyor. 1574’te Osmanlı egemenliğine giren Tunus, 1881’deki Fransız işgaline kadar 307 yıl boyunca imparatorluğun Kuzey Afrika’daki en önemli vilayetlerinden biri oldu. Osmanlılar imzaladıkları Bardo Antlaşması ile Tunus’u Fransız’lara teslim etti. Osmanlı idaresinin son dönemlerinde Tunus Beyliği’ni yöneten Hüseyinoğulları Hanedanı’ndan Ali Paşa’nın yazlık sarayı, ilerleyen yıllarda kültürel bir yapıya evrilerek, müzeye dönüşümünün ilk adımlarını attı. Ülkenin 1881’de Fransız sömürge yönetimine geçmesinden yedi yıl sonra 1888 yılında “Alaoui Müzesi” olarak ziyarete açılan bu tarihi yapı, 1956’da Tunus’un bağımsızlığını kazanmasının ardından “Bardo Ulusal Müzesi” adını aldı. Hafsiler tarafından inşa edilen, Osmanlılar tarafından ikamet olarak kullanılan, Fransızlar tarafından müzeye dönüştürülen bu tarihi yapı, günümüzde Tunus’un çok renkli geçmişine ışık tutan, ülkenin kültürel ve tarihi mirasını yansıtan önemli bir merkez. İhtişamlı kemerleri, çinili tavanları ve Osmanlı-Mağrip sentezli mimarisiyle döneminin zarafetini yansıtan müze, mozaik zeminleri ve geniş kubbeli galeri alanlarıyla geçmişin görkemini günümüze taşıyor.
ZENGİN KOLEKSİYONLAR, SESSİZ TANIKLAR
Antik çağlardan günümüze uzanan mirasıyla Tunus’un kültürel hafızasını temsil eden Bardo Ulusal Müzesi, Antik Roma, Pön-Kartaca, Yunan, Bizans ve İslam dönemlerine ait yaklaşık 130 bin parçalık dev koleksiyonunu, farklı salonlarında kronolojik ve tematik bir düzen içinde sergiliyor. Her bir salon, bir dönemin izlerini taşırken; mitolojik sahnelerden dini sembollere, gündelik yaşama dair betimlemelerden sanatsal formlara kadar geniş bir konusal çeşitlilik sunuyor. Arapça, Fransızca ve İngilizce açıklamalarla zenginleştirilen koleksiyonlar, farklı kültürlerden gelen ziyaretçilerin anlayabileceği bir düzeyde sunuluyor. Kartaca ve Dougga gibi UNESCO Dünya Mirası listesindeki antik şehirlerden El Jem, Sousse, Kairouan, Hadrumetum ve Utica gibi önemli arkeolojik alanlardan çıkarılan eserler farklı uygarlıkların dini ve kültürel izlerini aynı çatı altında bir araya getiriyor. Fenike, Numidya, Yunan ve Bizans dönemlerinden günümüze ulaşan mozaikler, bronz eşyalar, ahşap oymalar, yazıtlar, mücevherler, dini objeler ve lahitler Tunus’un çok katmanlı tarihini gözler önüne seriyor. Kültür meraklıları için görsel bir şölen sunmanın ötesinde, tarih, bilgilendirme ve eğitim amacı da taşıyan Bardo, hem yerli hem de yabancı ziyaretçiler için önemli bir cazibe merkezi.
MOZAİKLERLE ANLATILAN YAŞAM
Kahire’deki Mısır Müzesi’nden sonra Afrika’nın en büyük ikinci müzesi olan Bardo, yaklaşık 4 bin 700 metrekarelik alana yayılan 1.500’den fazla mozaikle, M.S. 4. yüzyıl Geç Roma’dan 5. ve 6. yüzyıllar Erken Bizans dönemine kadar uzanan zengin bir dönemi yansıtıyor. Teknik ustalıkları ve çeşitliliğiyle dikkat çeken bu mozaikler mitolojik figürlerden tanrı ve tanrıçalara, gündelik yaşamdan av sahnelerine, şölenlerden portrelere kadar binlerce yıl öncesinin hayatından canlı kesitler sunuyor.
Tunus’un çok katmanlı tarihine açılan bir zaman kapsülü niteliğindeki müzenin mozaiklerle kaplı salonlarda Roma’nın günlük yaşantısından mitolojik hikayelere, pagan inançlardan İslam sanatı ve Hristiyan ikonografisine kadar birçok tema bir araya geliyor ve ziyaretçilere tarihin içinden geçen görsel bir serüven yaşatıyor.
ŞAİR VİRGİL’DEN DENİZLER TANRISI POSEİDON’A
Akdeniz havzasının en önemli arkeolojik merkezlerinden biri olarak kabul edilen müzenin en çarpıcı bölümleri arasında, Sousse ve El Jem salonlarında yer alan dev mozaikler öne çıkıyor. Neptün (Poseidon), Venüs (Afrodit) ve Baccus (Dionysus) gibi mitolojik figürlerin detaylı biçimde işlendiği sahneler, teknik ustalıklarıyla dikkat çekiyor. Roma’nın ilk resmi şairi Virgil’i tasvir eden ve dünyada sayılı örneklerden biri olan 3 ya da 4. yüzyıla tarihlenen mozaik, müzenin en nadide eserlerinden biri kabul ediliyor. Mozaiklerde hayat bulan Odysseus’un Sirenlerle karşılaşması, Yunan mitolojisinin denizler tanrısı Poseidon Alayı, Tanrı Apollon ile Marsias’ın müzik yarışması ve Perseus-Andromeda efsanesi gibi öyküler, antik dünyanın zengin anlatı geleneğini günümüze taşıyor. 4. yüzyıla, yani Afrika mozaiklerinin altın çağına tarihlenen Akantus Yaprakları ve Kuşlar tablosu ise, zarif detayları ve canlı kompozisyonuyla bu büyüleyici koleksiyonun öne çıkan eserlerinden bazıları.
KARTACA’DAN GÜNÜMÜZE HANNİBAL’İN İZLERİ
Müzenin en çok ilgi gören bölümlerinden biri de efsanevi komutan Hannibal’in kenti olarak bilinen Kartaca’ya ayrılmış salon. Bu bölümde Pön/Fenike dönemine ait incelikle işlenmiş mermer heykellerin yanı sıra, tematik mozaikler, seramik kaplar, cam muskalar, cilalı maskeler, takılar, kül saklama kapları ve mezar stelleri sergileniyor. Eserler, hem dönemin gündelik yaşamına hem de dini ve kültürel inançlarına dair önemli ipuçları sunuyor. Müzenin tarih öncesi dönemlere ayrılan bölümlerde ise El Guettar gibi alanlardan çıkarılan taş aletler, dini figürler ve süs eşyaları sergileniyor. Yaklaşık 40 bin yıl öncesine tarihlenen bu eserler, Tunus topraklarında insanlık tarihinin ne kadar derin köklere sahip olduğunu gösteriyor. Pagan döneme ait ritüel nesneler ve sembolik figürler de koleksiyonun önemli parçaları arasında yer alıyor.
DİNLERİN, DÖNEMLERİN VE KİMLİKLERİN KESİŞİM NOKTASI
Bardo, yalnızca mozaikleriyle değil, farklı uygarlıklara ait dini ve kültürel mirası yansıtan zengin koleksiyonuyla da dikkat çekiyor. Müzenin İslam sanatına ayrılan bölümlerinde, Rakkada ve Sabra kentlerinden getirilen fildişi süslemeler, el yazmaları, cam objeler ve Fatımi dönemine ait eserler dikkat çekici parçaları arasında bulunuyor. Kuran sayfaları, hat sanatı örnekleri ve Osmanlı döneminden kalan nadir objeler İslam medeniyetinin estetik anlayışını ve sanatsal derinliğini yansıtıyor. Fenike'den Bizans'a, pagan ritüellerden Hristiyan ikonografiye uzanan inanç sistemi izleri, aynı tarihsel çerçevede birlikte gözlemlenebiliyor. Tunus’un tarihsel zenginliğini gözler önüne seren müzenin popüler sanatlar bölümünde ise geleneksel Tunus müzik aletleri, yöresel kıyafetler ve gündelik eşyalar aracılığıyla halk kültürüne dair daha sade ve samimi bir portre sunuluyor.
TERÖR SALDIRISI: BARDO’NUN YARALI HAFIZASI
Tarihi bir sarayın duvarları arasında Akdeniz’in en zengin arkeolojik koleksiyonlarına ev sahipliği yapan Bardo Ulusal Müzesi, kültürel ve sanatsal değeriyle olduğu kadar yakın geçmişte yaşadığı trajik bir olayla da hatırlanıyor. Müze, 18 Mart 2015’te dünyanın dört bir yanından gelen turistlerle doluyken korkunç bir terör saldırısına uğradı. Silahlı saldırganlar müze ziyaretçilerini hedef aldı; 21’i yabancı olmak üzere 22 kişi yaşamını yitirdi. O gün, binlerce yıllık tarih ve sanatın sessiz tanıkları olan mozaikler, heykeller ve salonlar, silah sesleriyle yankılandı. IŞİD’in üstlendiği bu saldırı, yalnızca Tunus’un değil, tüm dünyanın ortak kültürel mirasına yönelik bir tehdit olarak uluslararası kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Tunus halkı ve dünya kamuoyu “Ben Bardo’yum” (#JeSuisBardo) etiketiyle müzeye ve kültürel değerlere sahip çıktı. Günümüzde müzenin girişinde, saldırıda hayatını kaybedenlerin isimleri bir anı plaketinde yaşatılıyor. Bu plaket, sessiz bir yasın yanı sıra kültüre yönelen şiddete karşı güçlü bir hafızayı da temsil ediyor.
RESTORASYONLA GELEN YENİDEN DOĞUŞ
Fransız sömürge döneminden bu yana birçok kez restorasyondan geçen Bardo Ulusal Müzesi, son olarak Temmuz 2021’de başlatılan kapsamlı bakım ve yenileme süreci nedeniyle iki yıl süreyle kapılarını kapattı. Bu süreçte müzenin zengin koleksiyonları restore edildi, mozaikler, mermer heykeller ve tarihi eserler onarıldı. Genişletilen sergi alanları, dijital rehber sistemleri ve eğitim atölyeleriyle müze, yalnızca fiziki olarak değil, işlevsel olarak da çağın gerekliliklerine uygun şekilde yeniden yapılandırıldı. 15 Eylül 2023’te kapılarını yeniden açan Bardo, modern müzecilik anlayışıyla donatılmış yüzüyle ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor.
MİRAS, TRAVMA VE UMUDUN KESİŞİM NOKTASI
Tunus’un kültürel belleği ve Akdeniz tarihinin önemli duraklarından biri olmayı sürdüren müze, geçmişin ihtişamını, bugünün acılarını ve geleceğin umudunu bir arada taşıyor. Bir zamanlar Osmanlı paşalarının yazlık sarayı olan bu tarihi yapı, bugün sadece taşlardan ve eserlerden ibaret olmayan, direnişin, yeniden doğuşun ve insanlığın ortak mirasına duyulan inancın güçlü bir simgesi olarak varlığını sürdürüyor. Tunus’un ulusal kimliğinde önemli bir yer tutan Bardo, geçmişin izlerini günümüzle buluştururken, aynı zamanda hem eğitim hem de turizm açısından stratejik bir merkez olmayı sürdürüyor. Özellikle Arap Baharı sonrasında toplumsal belleğin yeniden inşasında bu tür kültürel kurumların rolü, yalnızca Tunus için değil, tüm bölge için kritik önem taşıyor. Zarif bir ortamda zengin bir kültürel deneyim sunan Müze, pazartesi günleri hariç her gün 09:00 - 17:00 saatleri arasında ziyarete açık.
Fulya OMAÇ / Bardo - TUNUS
Foto1: Osmanlı döneminde Tunus Beyi’nin sarayı olan tarihi bina günümüzde Akdeniz’in en görkemli mozaik koleksiyonlarından birini barındıran Bardo Ulusal Müzesi’ne ev sahipliği yapıyor
Foto 2: Homeros’un Odysseia destanındaki bir sahneye gönderme yapan MS 2. yüzyıla tarihlenen Odysseus ve Sirenler veya Ulysses Mozaikleri. Rehber Mohamed Nabli, ünlü mozaiğin Odysseus’un (Latince adıyla Ulysses), Truva Savaşı'ndan dönerken İzmir/Foça açıklarında deniz kızlarını andıran büyüleyici yaratıklar olan Sirenler’le karşılaşmasının hikayesini anlatıyor.