13913,56%-0,68
42,94% 0,03
50,60% 0,08
6031,30% 0,81
9826,90% -0,11
Mustafa SARIİPEK
EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Özhelvacı, 2025’te yüksek enflasyon ve sıkı para politikalarıyla sınanan Türkiye ekonomisinin 2026’ya yapısal dönüşüm beklentisiyle girmesi gerektiğini vurguladı. Dijitalleşme, yeşil dönüşüm ve verimlilik odaklı yatırımların kritik olduğunu belirten Özhelvacı, büyümenin ancak topluma yayıldığında anlam kazanacağını ifade etti. EGİAD, 2026’da işgücü piyasasınca, NEET gençler ve tedarik zinciri dayanıklılığına odaklanan iki kapsamlı raporla iş dünyasına yol haritası hazırlanıyor.
Türkiye ekonomisinin temel yapısal meselelerinin dört ana başlıkta toplandığına dikkat çeken Özhelvacı, maddeleri şu şekilde sıraladı: “1.’si verimlilik odaklı üretim yetersizliği, 2.’si teknoloji seviyesi orta ligde sıkışmış bir üretim yapısının Türkiye’nin rekabet gücünü sınırlaması, 3.’sü kurumsal kapasite eksikliği, 4.’sü eşitsizlik ve bölgesel dengesizlik başlıca sorunları oluşturmakta.”
UZUN VADELİ KARAR ALMA
Öngörülebilir, şeffaf ve uzun vadeli karar alma mekanizmalarının oluşturulması gerektiğinden de bahseden Özhelvacı, toplumsal olarak da büyümenin ancak tabana yayılmasıyla mümkün olabileceğinin altını çizerek, “Büyüme, ancak toplumun farklı kesimlerine dokunursa anlamlıdır. Bölgesel uçurumlar kapanmadan, nitelikli istihdam yaratmadan ve adil bir rekabet ortamı tesis etmeden Türkiye ekonomisi gerçek potansiyeline erişemez” diye konuştu.
2026 yılının Türkiye için bir dönüşüm eşiği oluşturacağına işaret eden Özhelvacı, karar alıcılara şu mesajı verdi: “2026’ya ilişkin beklentiler, kurumsal reformlar, verimlilik odaklı yatırımlar ve yeşil–dijital dönüşümün uygulamaya geçmesiyle şekillenecektir.”
DÖRT ANA YAPISAL ALANDA ADIM ATILMASI GEREKİYOR
Özellikle dört ana yapısal alanda adım atılması gerektiği belirten EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Özhelvacı, “Ar-Ge, nitelikli iş gücü ve üretim modernizasyonu desteklenmelidir. Hukuki güven, öngörülebilir regülasyonlar ve piyasa özerkliği yeniden inşa edilmelidir. Ekonomik refah yalnızca belli merkezlerde değil ülke geneline yayılmalıdır. Yeni ekonominin kodları; temiz enerji, veri, teknoloji ve sürdürülebilirlik iş dünyasının ana ajandası olmalıdır” dedi. Özhelvacı değerlendirmesini şu ifadeyle tamamladı: “Cesur reformlar, bilimsel akıl ve uzun vadeli vizyon, Türkiye’nin geleceğini belirleyecektir.”
EGİAD’IN İŞ DÜNYASINA MESAJI
EGİAD iş dünyasının ekonomide edilgen değil etken olduğunu da hatırlatan Özhelvacı, EGİAD üyelerine yönelik vizyonu şu cümlelerle aktardı: “İkinci yüzyıl; birlikte hareket eden, değer yaratan ve geleceği tasarlayan bir iş dünyasıyla inşa edilebilir. EGİAD olarak bu dönüşümün sorumluluğunu üstleniyoruz. EGİAD, iş dünyası, üniversiteler, sivil toplum ve kamu yönetimi arasında köprü görevi görmeye devam ederek Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma ajandasına katkı sunmayı sürdürecektir.”
EGİAD’ın 2025’te odağını genç istihdamı ve Türkiye’nin en kritik sosyal-ekonomik sorun alanlarından biri haline gelen NEET gençler meselesine çevirdiklerinin altını çizen Özhelvacı, “İşgücüne katılmamış, eğitim ya da istihdama dahil olamamış gençlerin ekonomiye kazandırılmasının yalnızca sosyal sorumluluk değil, bölgesel kalkınma için stratejik bir zorunluluk olduğunun altını çizdik. 2026’ya girerken ise odağımızı bir kademe ileri taşıyoruz” dedi.

YARATICI YIKIM SÜRECİNDE İZMİR
İlk raporumuzun başlığı, “Yaratıcı Yıkım Sürecinde İzmir – Üçüz Dönüşüm ile İşgücü Piyasasının Yeniden Tasarımı” olacak” diyen Özhelvacı, bu çalışmada temel soruyu şöyle yönlendirdi: “Dijitalleşme, yeşil dönüşüm ve sosyal dönüşüm İzmir’in işgücü piyasasını nasıl yeniden şekillendiriyor? Yapay zekâ, otomasyon, robotik ve yeni üretim teknolojileri; bazı meslekleri dönüştürürken yeni becerilere olan ihtiyacı artırıyor. Biz bu raporla; “hangi beceriler kritik olacak, hangi sektörler nasıl etkilenecek, şirketler ve kurumlar hangi yeniden beceri kazandırma adımlarını atmalı?”
Özellikle NEET gençler başta olmak üzere kırılgan grupların üretim süreçlerine yeniden dahil olabilmesi için uygulanabilir bir yol haritası ortaya koyacağız; böylece yaratıcı yıkımın şehir için risk olmaktan çıkıp fırsata dönüşmesine katkı sunacağız.”
İKİNCİ RAPORUMUZUN BAŞLIĞI
“Bölgesel Ekonomik Güvenlik – Tedarik Zinciri Riskleri ve Dayanıklılık” olacak. Bu çalışma ise Ege sanayisi açısından kritik bir soruya ışık tutuyor: Küresel şoklara karşı şirketlerimiz ne kadar dayanıklı? Çin kaynaklı tedarik kesintisi, AB regülasyonları, navlun maliyetleri, kritik hammaddelerde dışa bağımlılık, enerji bağımlılıkları, Sınırda karbon düzenleme uygulamaları gibi senaryoları analiz ederek; hangi sektörlerin daha kırılgan, hangilerinin daha dayanıklı olduğuna ilişkin güçlü içgörüler üreteceğiz. KOBİ’ler için tedarik çeşitlendirme, risk yönetimi ve dayanıklılık artırma adımlarına dair uygulanabilir bir çerçeve sunarak, bu raporu “yarının belirsizliklerine karşı stratejik pusula” haline getireceğiz. Tüm bu çalışmaları 2026’nın ilk aylarında paylaşmayı hedefliyoruz.”