KEMAL ANADOL


12 Eylül’den bir sayfa…

12 Eylül cehenneminde Barış Derneği yöneticileri Kartal Maltepe’deki Zırhlı Tugay cezaevindeydik.


12 Eylül cehenneminde Barış Derneği yöneticileri Kartal Maltepe’deki Zırhlı Tugay cezaevindeydik. Başkanımız emekli Büyükelçi Mahmut Dikerdem’le birlikte İstanbul Barosu Başkanı Orhan Apaydın, Türk Tabipler Birliği Başkanı Dr. Erdal Atabek, gazeteciler Ali Sirmen, Niyazi Dalyancı, Hüseyin Baş, ressam Orhan Taylan, CHP Milletvekilleri Nedim Tarhan, İsmail Hakkı Öztorun, akademisyenler Prof. Melih Tümer, Prof. Metin Özek, öğretmen Şefik Asan, mühendisler Aykut Göker ve Ergun Elgin cezaevine dönüştürülen Osmanlı’dan kalma cephanelikte cuntanın esiriydik. Yukarıda saydığım ülkemizin yüz akı isimler birer birer aramızdan ayrıldılar. Işıklar içinde uyusunlar. Geri kalan arkadaşlarıma sağlıklı bir yaşam diliyorum.

Amacım Barış Derneği davasını anlatmak değil. Bu görevi 1988 yılında yazdığım “Kartal Maltepe’den Sağmalcılar’a İnsan Manzaraları” adlı kitabımla yerine getirdim. Amacım dışarda kalan Barışçılara açılan İkinci Barış Davası’ndan bir sayfayı dile getirmek. Mahkemeden aklanarak cezaevinden çıkınca kendimi güç yaşam koşullarında buldum. Kızım Ankara’da annemin yanında Maarif Kolejindeydi. Oğlum da eşimin yanında Karadeniz Ereğlisi Anadolu Lisesinde. Onları bin bir güçlükle Bornova Anadolu Lisesine naklettikten sonra İzmir’de avukatlığa başladım. Beni bürosuna ortak eden arkadaşım Avukat Feridun Gökkan çok anlayışlı davranıyor, icra işlerine sokmuyordu. Geriye ne kalıyordu? Siyasal davalar. Bunlardan biri de İstanbul Sıkıyönetim Mahkemesinde açılan İkinci Barış davasıydı…  Davanın sanıkları arasında birçok İzmirli vardı. Bunlardan biri de Psikiyatri Doktoru Ataman Tangör’dü. Sonradan Profesör olan Tangör’ün tıp dünyasında önemli yeri ve yayınlanmış birçok eseri vardı. Onu da 2016 yılında Foça’da toprağa verdik. Değerli tıp adamını saygıyla anıyorum. Ataman Tangör avukatlar arasında beni tercih etmişti. Damdan düşenin halinden anlayacağımı düşünmüştü her halde!

Ataman Tangör daha önce İzmir’de polis işkencesinden geçmişti. Sıradan bir işkence değildi bu. Kendisine zorla ifade tutanağı imzalattırılmıştı. Bu ifadeye göre Ataman Tangör TKP üyesi olduğunu kabul ediyordu. Hırpalanmış, yaralanmış biçimde sıkıyönetim emrinde çalışan sivil savcı Ayhan Sun’un önüne getirilmişti. Geçen yıl toprağa verdiğimiz Ayhan Sun sınıf arkadaşımdı ve çok değerli bir hukuk adamıydı. İfadenin nasıl alındığını fark etmiş ve sanığa sormuştu. “Bu ifade sizin mi? Özgür iradenizle mi imzaladınız?” Tangör, ifadenin nasıl alındığını ayrıntılarıyla anlatınca savcı onu devlet hastanesine göndermişti. Doktorlar da verdikleri raporda işkenceyi doğrulamışlardı. Bunun üzerine Cumhuriyet Savcısı Ayhan Sun takipsizlik kararı vermişti. Bu belge elimizdeydi.

İstanbul’a gidip duruşmaya girdik. Sıkıyönetim Savcısı iddianamesinde sanıkların cezalandırılmasını istiyordu. Bu arada dosyayı karıştırıp işkenceyle alınmış polis ifadesini buldu. Marifetli bir yüz ifadesi ve vücut diliyle mahkeme heyetine sundu. Hemen yerimden kalkarak İzmir Sıkıyönetim Savcısının verdiği takipsizlik kararını salladım. Savcı, meslektaşının verdiği takipsizlik kararına değil işkenceyle alınmış polis ifadesine itibar ediyordu! Uzatmayayım sonunda davanın tüm sanıkları aklandılar.

O günkü ve bugünkü ceza mevzuatında savcıların sanıkların sadece aleyhinde değil lehinde olan delilleri de dikkate alması yer alır. Ama o gün de bugün de bazı savcılar yasanın kendilerine verdiği görevi görmezden geliyorlar; mesleklerinin önündeki Cumhuriyet sıfatını unutuyorlar! Cumhuriyetin değil iktidarın savcılığına soyunuyorlar. Dönemler gelip geçicidir. Bakın o kadar zaman geçmiş; yukarıda söz açtığım savcının adını bile unuttum.  Çoktan emekli olmuştur. Önemli olan hukukta, siyasette, ticarette, bürokraside hizmet veren kişilerin yaşamlarının son bölümünde duyacakları vicdan rahatlığıdır. 

Doğrudan insan yaşamıyla ilgili iki meslek vardır. Birincisi doktorlardır. Doktorlar zaman zaman hastalarını ölümden döndürür yaşama kavuştururlar. Çok az da olsa “yeni doğan bebekler” gibi skandallarda rol alırlar. Savcı ve yargıçlar da topluma zarar veren kişileri cezalandırırlar. Bazen de yanlış kararlarla insanların yaşamlarını cehenneme çevirirler. Bunları önlemenin tek yolu ülkede evrensel ölçülerde demokrasi ve hukuk devletinin egemen olması, bu tür uygulamalara olanak tanımamasıdır!

 

CHP'li Murat Bakan'dan Gözaltı Tepkisi: "İzmir'de de İstanbul'daki Senaryo Uygulanıyor"

ESOGÜ Hastanesi’nde Çocuklarda İleri Yaşam Desteği Kursu Düzenlendi

CHP'li Özcan’dan Kıyı Yönetmeliğine Sert Tepki: “Kamuya Açık Aldatmacasıyla Kıyılar Ranta Açılıyor!”

Atatürk’ün Ayak İzleriyle Aydınlanan Urla: Cumhuriyet’in 99 Yıllık Kıyısı

Türkiye Son 48 Saatte Alev Alev: 150'den Fazla Noktada Yangın Çıktı

Büyükerşen’den Kılıçdaroğlu’na Sert Tepki: “Siyasi Hırsları Aklının Önüne Geçmiş!”

MUPA’dan İlk Yıl Raporu: “Muğla’yı Bilimle ve Ortak Akılla Planlıyoruz”

Harb-İş Muğla’dan Şimşek’e Sert Tepki: “Tank Yapan İşçi Kirasını Ödeyemiyor!”

Türk Diyanet Vakıf-Sen’den Hicri 1447 Yılı Mesajı: “Mazlumların Hicreti Bitmeli, Zulüm Son Bulmalı”

Eskişehir OSB, Kalite ve İş Güvenliğinde Uluslararası Belgelerini Yeniledi

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 36 30 1 5 60 95
2.Fenerbahçe 36 26 4 6 51 84
3.Samsunspor 36 19 10 7 14 64
4.Beşiktaş 36 17 8 11 23 62
5.İstanbul Başakşehir 36 16 14 6 4 54
6.Eyüpspor 36 15 13 8 5 53
7.Trabzonspor 36 13 11 12 13 51
8.Göztepe 36 13 12 11 9 50
9.Rizespor 36 15 17 4 -6 49
10.Kasımpaşa 36 11 11 14 -1 47
11.Konyaspor 36 13 16 7 -5 46
12.Alanyaspor 36 12 15 9 -7 45
13.Kayserispor 36 11 13 12 -12 45
14.Gazişehir Gaziantep 36 12 15 9 -5 45
15.Antalyaspor 36 12 16 8 -25 44
16.Bodrum FK 36 9 17 10 -17 37
17.Sivasspor 36 9 19 8 -16 35
18.Hatayspor 36 6 22 8 -27 26
19.Adana Demirspor 36 3 28 5 -58 2