M. DİLEK ÖZKAN

Tarih: 17.12.2022 17:28

Bu Faturayı Hepimiz Ödeyeceğiz.

Facebook Twitter Linked-in

 Sokak hayvanları yok ediliyor; öyle bir hızla yok ediliyorlar ki; bu katliamları engellemek için uğraşırken, toplumun hayvanlarla çok haşır neşir olmamış kesiminin bu katliamların peşinden gelecek kötü sonuçları kavrayabilmesi için yapmamız gereken bilinçlendirme çalışmaları için zaman kalmıyor. 

 

Yıllardır sadece refaha, korumaya ve iyileştirmelere yönelik çalışmalara boğulan ve hayvanların hak sahibi olmaları için topyekûn mücadele etmeyen hayvan hakları cephesi, şimdi hükumetin toplu katliamlara neden olacak (dekarlarca alana doğal yaşam alanı yapmak, dijital kimliklendirme) gibi projeleri ile mücadele ederken ihtiyaç duyduğu bilinçli kamuoyu desteğini sağlayamıyor. 

 

 1910'da yürütülmesi başlayan Hayırsız Ada politikası modernize edilmiş biçimde hem hükümet, hem de bir çok sözde hayvan koruma dernek ve  federasyonu eliyle, iyi niyet kılıfı ile süslü bir biçimde hâlâ sürdürülüyor. 

 

Politize olmuş düşünceleri, merhamet kılıfına büründürülmüş ve  hayvanı değersiz bir varlık olarak gören bakış açıları ile ,hayvanların toplumdaki varlıklarının yok edilmesi, aslında 2004 öncesinden beri başta T. H.K.D. ve belediye raporlarında birer faaliyet kalemi olarak yer alıyordu. Belediye de dernek de yılda kaç kedi ve köpeği vurarak ya da gaz odalarında öldürdüğünü, büyük bir faaliyet olarak topluma duyuruyordu. T.H.K.D. ile başlayan ' hükumetler ile el ele vererek öldürme politikası'  günümüzde de bir çok federasyon ve derneklerin çıkarcı politikaları sayesinde hız kesmeden devam ediyor.

 

2004’te Hayvanları Koruma Kanunu’nun yasalaşması ile hayvanları öldürmek yasaklansa da bugün hâlâ belediyeler, bazen gizli bir şekilde, bazen de ulu orta sokak hayvanlarını öldürmeye devam ediyor.

 

Başta  İstanbul’un ormanlık alanları, olmak üzere ülke genelinde belediyelerce toplumla sosyalleşmiş kedi ve köpekler, insan desteği olmadan asla yaşayamayacakları ıssız alanlara sürgün ediliyor. Sokak hayvanları, kamusal alanın dışına itiliyor, kanun ayaklar altına alınıyor, bu hak ihlalleri adli ve idari cezasızlık ile teşvik ediliyor. 

 

Bu politika sayesinde Hayırsız Ada utancı bu yanlış ve kasıtlı politikalar ile içinde bulunduğumuz yüzyılda yeniden şekilleniyor. 

 

Dekarlarca ormanlık  arazi ' doğal yaşam alanları' kılıfında ranta açılırken, bu rantın bir parçası olmak isteyen bazı hayvan korumacı Stk'lar sözde cicili bicili barınma alanları yaparak ' adil ve özgür yaşam hakkı ' bilincine sahip olmayan milyonlarca insanın algısına 'barınaklar gönüllülere bırakılırsa hayvanlar için iyi yerler' oldukları algısını yerleştirerek, hükümetin bir yerlere toplayıp yok etme politikalarına hayvanseverlik kılıfı uydurup, toplatma ve bir yerlere esir etme fikrinin hoş görünmesine destek oluyorlar. Okumayan, düşünmeyen, sorgulamayan,  sadece gördüğüne duyduğuna inanan bir halka bunu empoze etmek çok kolay oluyor. 

 

Buralarda yaşanacak vahşetlerin dışarı yansımalarına engel olmak için  yine saf ve iyi niyetli hayvan sever halkın bu Stk'lara olan güvenini kullanıyorlar. 

 

Yazının başında da belirttiğim gibi; zamanında yeterince yapılmamış 'hayvanların hak sahibi canlılar ' oldukları konusunda bilinçlendirme çalışmalarının yetersizliği nedeniyle,  gelinen noktada hayvanlar kaçınılmaz biçimde toplu katliamlar ile yok edilecekleri bir akıbete hızla sürükleniyorlar.

 

Bu Stk'lar ve hükümetin  politikaları basın ve medya aracılığıyla yürütülen algı çalışmaları ile desteklenirken, bu insanlara güvenip peşlerinden giden, destek olan kitle,  hayvanların hak ve özgürlükleri için destek sağlaması gereken noktada bölünüyor ve doğru mücadele veren bir kesimin çabaları desteksiz ve etkisiz kalıyor.

 

Birileri popülerliğe, maddi ve manevi ranta kavuşuyor. Hükumet hayvandan ve hayvan haklarını savunanlardan kurtuluyor. Herşey yolunda sanan bir kesim huzura kavuşuyor. Oysa bu bilinçsizliğin ağır faturası korkunç şekilde masum hayvanlara kesiliyor. 

 

Fatura hayvanlara kesiliyor belki ama böyle faturalar kesen bir çok ülkede bunun ağır bedelini,  sonrasında gelişen bir çok manevi ve kamusal sorunlarla er geç  bütün halk ödüyor! 











 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —