M. DİLEK ÖZKAN


Bir Mücadele Nasıl Olmalıdır?

Bir Mücadele Nasıl Olmalıdır?


BARINAKLARA  HAYIR!  

Barınak yaparak hayvan hakkı savunulamaz. Bu ancak bir kesime rant sağlar. Yaşam hakkı mücadelesi böyle bir şey değil. Barınaklara değil kısırlaştırma ve tedavi merkezlerine ihtiyaç var.

Barınaklara toplamak ( kime ait olursa olsun) hayvanın birey olduğu gerçeğini ve toplumun parçası olma hakkını yok saymaktır.

Hayvanların hak sahibi bireyler olduğuna inanan hiç kimse barınakları onaylamaz. Onaylıyorsa hayvan sevmekten ya da hak savunmaktan söz edemez.
 Kendinizden pay biçin. İçinde ömür boyu ihtiyaç duyacağınız herşeyin olduğu mükemmel şartlara sahip bir yerde yüzlerce başka kişi ile yaşayacak olduğunuzu ama asla kendi iradenizle oradan dışarı çıkma hakkınız olmayacağını düşünün. 
Düşünemiyor olan varsa, ya da ' ama onlar hayvan' diye aklından geçiren varsa hayvan haklarını savunmaktan soz etmesin. Zira sevmek önce saygı duymayı ve sevilenin haklarını korumayı gerektirir. Diğer türlüsü TÜRCÜLÜK olur.

Kendiniz için  adil bulamadığınız bir düzeni hayvanlar için 'olsun, en azından, ama sokaklarda perişan oluyorlar' v.b. düşüncelerle normalleştirebiliyorsanız hak savunucusu değilsinizdir.

Adil olmayan hiç bir şey kalıcı refah sağlamaz. Kısa vadede geçici çözüm gibi görünen şeyler uzun vadede sorunu çözümsüz kılar.

Hayvanlar için Adil, güvenli ve kalıcı şeyler talep etmek zorundayız. Bunun da başında anayasada HAK ÖZNESİ CANLILAR olarak yer almaları için mücadele etmek geliyor. Adaletin olmadığı yerde refah geçicidir.

DOĞRU TALEPLER NE  OLMALIDIR?

Yıllardır herkes barınaklar iyilestirilsin,  gönüllüler çalışsın, kaneralarla izlensin deyip duruyor. Bunu isterken hayvanın özgür yaşam hakkını yok saydığını düşünmüyor. 
Koruma, barındırma, tedavi, besleme yapmak sadece geçici ve anlık refah sağlar. Bunu sağlayan öldüğünde ne olacak? Hangi hak ve o hakkı koruyacak kanun ile hayvanın varlığı garantiye alınacak? Populasyon nasıl önlenecek? Hayvana yönelik suçlar nasıl cezalandırılacak?

Bunları yapmayalım mı? Elbette yapalım. Sadece bunları yapmakla yetinmek yanlış.  HAK SAHİBİ OLMALARINI SAĞLAMAK için de  mücadele edilmeli.  Ama iş buna gelince kimse yeterli kamuoyunu oluşturmuyor.

Zor olan kısım kimseyi ilgilendirmiyor. Çünkü alkış yok, maddi manevi tatmin  yok. Zor çünkü. Bilgi gerektiriyor. Politika üretmek, psikoloji bilmek, toplumu tanımak, öngörü sahibi olmak gerekiyor.

Sözün kısası BARINAK KURALIM MİS GİBİ BAKALIM diyen herkesten koşarak kaçın.

DOĞRU MÜCADELE NASIL OLMALIDIR?

Öncelikle yukarıda yazdığım şeyleri özümsemiş olmak, anlayabilmek ve anladığına emin olmak önemli. Bunları anlayamayan red eden çelişen bir zihin hak savunamaz. Bunları kavrayan zeki insanlar güç birliği yapmalı. Rantçı oluşumlara destek kesilmeli ve kitle bölük bölük bunların peşinden gitmek yerine doğru fikir altında buluşup bütünleşmeli.

İlk adım bilgi, ikinci adım mantık…

Eş güdümlü mücadele 3. Adımda başlar.  Mücadele tek tip ve tek alanda yürütülecek bir şey değildir. Tıpkı bir cepheye tek tip taktik ve silahla inilmeyecegi gibi. 
Bir çok koldan mücadele şart. Çünkü sorunun tek bir nedeni yok. Çözüm de tek bir açıdan geliştirilemez.

Hayvanlar için hak mücadelesinin bir çok kolu var. Saha, bürokrasi, hukuk, sosyal medya, kültürel, toplumsal v.b. Bu mücadeleyi farklı kollardan üstlenecek ekipler olmalı. Her kolda bir düşünür beyin fikir üreterek bu kolları yönlendirmeli. Fikir değerlendirmeye açılmalı ve ortak akıl ve hareket planı oluşturulmalı.  Bunlar kısa vadede olmaz. Güçlü bir inanç, azim, adanmışlık ve çaba gerektirir. Ve tabi ki doğru ve yüksek iletişim kabiliyeti.

Bu özelliklere sahip birey sayısı bizimki gibi okumayan, sorgulamayan, duyduğu ve gördüğü ile yetinen toplumlarda çok azdır. Bu yüzden kimse bunlara yönelmiyor. Kısa vadeli, anlık, günlük sürdürülebilir olmayan, hayvanın özgür ve adil yaşam hakkına aykırı sözde çözümlere yöneliyor. Kalıcı değil kolaycı düşünen toplumlarda  insanlar hep kısa yoldan çözüm beklerler. Çünkü zeki değil kurnazdırlar.

İşte bu yüzden önce kültürü ve bakış açısını düzeltmek önemli. Bunlara onem veren, bu doğruları özümsemiş insanlara ulaşmak şart.

Bunu ancak dogru fikirleri yayarak, anlatarak başarabiliriz. 100 kişi dinler 10 kişi anlar o on kişi birlikte adım atarken başkaları da onlara destek verir.

Cahil kalabalıklar değil zeki ve düşünebilen azınlıklar kalıcı fayda sağlar.

 Akıllı insanlar bir doğruyu kimin söylediğine değil söylenen şeyin doğru olup olmadığına bakarlar.
Bunu yapamayanlar, kendi komplexleri ile   boğuşan zayıf psikolojisi olan insandır. Onlarla zaten yol yürünmez.

Niyet önemlidir. Çok fedakar,  çok takipçili, çok popüler olanı doğru sanmak en büyük yanlıştır.

Bizler azla yetinmemesi gereken insanlar olmalıyız. Galip gelmek için taktik gerekir.

'Elimden gelen' ve ' en azından, şimdilik' kelimelerini lugatımızdan çıkartmazsak basaramayiz. Herkes aynı yeteneğe sahip olmayabilir elbette. Ama sahip olanı desteklemek önemlidir.

' bu kadar detaycı olma…'

Detaylı düşünmeyelim mi?... Olur tabi herkes düşünmek zorunda değil. Ama sorunlar bu düşünme zafiyeti yüzünden çözülmez hake geliyor. Ya çözümün parçası olursun ya sorunun esiri.

Haklarını sadece ' en azından ' diyerek korumak mümkün olsa şimdi bu noktaya gelinmezdi. Yıllardır herkes bunu yapmıyor mu zaten…?

Yani; fakire yardım etmek de bir seçimdir, fakirliği ortadan kaldırmak için savaşmak da… Burada belirleyici olan sadece senin zekan, inancın ve azmindir.

Ben kısa vadeli geçici çözümleri seçiyorum  dersek ne fakirlik biter, ne onun sebepleri tükenir ne de bu nedenle doğan boşlukları sömürenler biter.

Bir sorunun çözümüne bakış açımız, sorunların çözümüne yaklaşım biçimimiz bu olmamalı.

Önce doğruyu içselleştirmek bu kültürü kazanmak sorunların çözümüne bakış açımızı değiştirmek bilgi ve mantıkla yeni fikirler üretmek ve desteklemek gerekiyor.

Saha sorunlarının çözümü için her ildeki devasa büyük ölçekli barınakların 7/24 hizmet veren tam teşekküllü  hayvan hastanelerine dönüştürülmelerini ve her ilçede düşük bütçeli kısırlaştırma ve tedavi üniteleri kurulmasını istemeliyiz. Bu yönde projeler oluşturmak önemli.

Hayvanları bir yerde tutmak birikmeye neden olur. Velev ki sahiplenen olmadı omur boyu esir mi kalacaklar?

Ancak sokakta hayatını idame ettiremeyen yaşlı,  güçten düşmüş ve engelli canlar için HAYVAN HUZUR EVLERİ  şeklinde yerler düşünülebilir. Onların da rantçı bir kesimin eline geçmesi muhtemel.

Milyonlarca insan   hayvanlar için yaşadığı sürece ihtiyaçlarını karşılamak için uğraşıyorlar. Buna rağmen ne hayvanın muhtaçlığı , ne insanın çektiği cefa son bulmuyor. Nedeni sadece kısa vadeli çözümlere yoğunlaşmak. 
Bu muhtaçlığı ortadan kaldırmazsak sonsuza dek bu şekilde gider. Hayvanlar da insanlar da hep muhtaç kalır, perişan olurlar. Birileri bu perişanlığı nakite çevirir, betiki şöhrete… 
Dışarıda elimizin yetmediği yerlerde zulüm,  toplama, üreme, üretme,  satış, dövüş,  dilendirme sürer gider. Asıl bununla mücadele etmek gerekir. Refah çalışmaları ancak günü kurtarır tümü değil…

'Sen yap o zaman…'

İnsanları üretmeye değil almaya, istemeye, tüketmeye alıştırmak yanlış. Destek olmak başka, çözüm bulmaktan mesul tutulmak başka. Kimse bizden daha az zeki değil. Biz de kimseden daha zeki değiliz. Bizden talep edenlerle aramızdaki fark sadece bizim fedakarlığımız. Yüklediğimiz sorumluluğu kendi varlığımızın refahımızın, yaşamımızın ve sağlığımızın önüne almak. Bundan sorumlu hissetmek. Oysa herkes sorumluluk alabilir.

Biz bu sorumluluğu paylaşmadıkça, diğerlerine nasıl sorumluluk alacaklarını nedenleri ile öğretmedikçe refah çalışmalarından dışarı çıkamaz mücadele edemeyiz. Mücadele fikirde, zihinde başlar.

Kıyıda duranın bahanesi bitmez. Korkar, bilmem der, sen benim kaç hayvan baktığımı biloyor musun diye üste çıkar... kısacası suya itmezseniz yüzmeyi öğrenmez.

Önce sorunun kaynağını anlatacağız. Sonra çözümü ve gereksinimleri. Ve mantığını tabi ki.Sadece saha ile olmaz,çok yönlü çalışmak gerek.
En azındancı, hiç değilseci, şimdilikçi zihinlerle zaten olmaz.

Bunları fikir üretme becerisine sahip,  dinleme kültürü olan akil insanlar ile uzunca konuşmak gerekiyor. Her olumsuzluğun nedenini bulup çözüm üretmek şart. Kısa vadede hiçbir şey düzelmez. Kümülatif hareket bilincine sahip olmayan bir toplumun bireylerini bir kitle hareketine ve sorumluluk almaya ikna etmenin kendisi zaten  başlı başına bir mücadele gerektirir.

Önce sorunları kısa vadede çözüm gerektiren ve uzun vadede çözüm gerektiren olarak ikiye ayıracağız. Bu ikisinin de kendi içinde gereksinimlerini belirleyeceğiz. Harekete yön verebilecek donanıma sahip ekibi oluşturacağız. Bu ekibi de yetenek, zaman, aktiflik, bilgi, İletişim gücü ve sair özelliklere göre bu sürecin uygun kısımlarına konuşlandıracağız. Bilgisi az ama azimli ve zeki insanları seminerler ( online ya da yüzyüze) ile donanımlı
 hale getireceğiz. 

Bilmeyen ve bilmediğini bilmeyenler sabit fikirli olurlar onlarla işimiz olmaz. Askeri disiplinle mücadeleyi ciddiye alarak katılacak inançta insanlara ihtiyaç var.

Bu insanların sayıları çok değil ama tanışabildiklerimizle yola çıkacağız. Küçük hedefler belirleyip sonuç aldıkça kitle bu ışığı görür,  hareket markalaşır ( mecazi anlamda ) ve insanlar kendileri ya ekibe dahil olurlar ya da fikre sahip çıkarlar. Aynı isim, oluşum v.b. altında toplanmak gerekmez,bunu sadece hareketi yönlendirebilir yapsalar yeter. 
Bireysel çabalarla katılanlar zaten bütüne hizmet etmiş olurlar. Aslolan bu  ruhu empoze etmek.

Doğru olanın değil kolay ve hızlı olanın peşinden gitmeye meyillidir kitleler.
Sabırlı olmak zorundayız. Amaç adil, özgür ve hak temelli bir gelecek kazandırmaksa, bu asla bir ay, bir yıl gibi bir zamanla sınırlandırılmaz.  Bu yüzden de adı MÜCADELE…

Bir an evvel bir çözüm bulmak için harekete geçme isteğinizi anlıyorum. Hepimiz aynı duygusal yük altındayız. Hepimiz her biçimde çare olmak için aklımıza gelen her yolu hemen hayata geçirmek istiyoruz. Ama bir tık durup tüm bu enerjiyi doğru kanalize etmezsek boşa gider. Yorulur ve yalnız kalırız. İster istemez bir çaresizlik+telaş+şikayet döngüsüne hapsoluruz.  
Yıllardır herkes her aklına geleni plansız, programsız, disiplinsiz ve örgütsüzce hızlıca yapıyor zaten. Çözüm gelmediği gibi iyice çıkmaza girdik. Artık daha doğru hareket etmek zorundayız. 

Yine tekrar ediyorum. İnsanlar hiç kimseye güçlü bir inanç yaratmıyorsa, güçlü bir fikir üretmiyorsa, güçlü bir profil cizmiyorsa,  bir şey vaat etmiyorsa destek olmazlar. Adım adım doğru politikalarla ilerlemezsek olmaz. Misal vereyim; 
'Ben Dilek Özkan bütün doğruları biliyorum, bu sorunu da ben çözerim, yapmak istediklerim................'lar. Hersey canlar için. Birleşelim. Başladım hadi katılın. '
Bu cümleler size ne kadar güven verici geliyor? Ya da harekete geçmeniz bana katılmanız, yaptıklarımı desteklemeniz için yeterli mi? Elbette değil.

Daha basit bir örnek. Bir çok şeyi mantık, sosyoloji, psikoloji, politika açısından yorumladım. Tam olarak anlayabilen, ikna olan, inanan kaç kişi oldu? İnandınız ise neden? İnanmadınız ise neden? 

İşte bu noktada bir mücadeleyi başlatmak isteyenlerin, bu nedenleri dikkate alması gerekir. Bu kitlenin nabız atışıdır.

Nedenler çözüme giden yolun da, onun  önündeki engellerinde temelidir. Mücadeleye katılmayanların nedenleri, anlamayanların neden anlamadıkları, inanmayanların neden inanmadıklarını öğrenip bunları onların anlayacakları dillde uygun  politikalar geliştirerek yapmazsak yalnız kalırız.

Hayvanların adil ve özgür yaşam haklarına kavuşmaları mücadelesi hem politik, hem ekonomik, hem siyasi,hem bürokratik hem psikolojik ve kültürel nedenlerle ilerlemiyor. Yine aynı kültüre ait  bireylerin seçici ve yönetici oldukları bir sistemde, muhalif zihinlere sahip kisiler birleşip doğru okumalar yapmak zorundayız.

Nazilli'de Trafik Haftası kortejle kutlandı

GÜNCELLEME - Eskişehir'de ucuza yağ ve şeker satma vaadiyle 43 kişiyi dolandıran 5 şüpheli tutuklandı

Afyonkarahisar'da asayiş değerlendirme toplantısı yapıldı

Manisa'da karısını bıçakla öldüren kişi yakalandı

Fethiye açıklarında 33 düzensiz göçmen yakalandı

Gönül verdiği İzmir'i yasa boğdu

Aydın'da üçüncü kattan düşen 84 yaşındaki yaşlı kadın öldü

Dalaman'da trafik güvenliği hakkında bilgilendirme yapıldı

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz, Eskişehir'de partililerle bir araya geldi:

Aydın'da galeriden çalınan traktör incir bahçesinde bulundu

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 35 31 1 3 64 96
2.Fenerbahçe 35 28 1 6 58 90
3.Trabzonspor 35 18 13 4 13 58
4.İstanbul Başakşehir 35 16 12 7 10 55
5.Beşiktaş 35 16 13 6 6 54
6.Alanyaspor 35 12 10 13 3 49
7.Kasımpaşa 35 14 14 7 -6 49
8.Rizespor 35 14 14 7 -7 49
9.Sivasspor 35 12 11 12 -9 48
10.Antalyaspor 35 11 12 12 -4 45
11.Adana Demirspor 35 10 11 14 3 44
12.Samsunspor 35 11 15 9 -5 42
13.Kayserispor 35 11 13 11 -9 41
14.Ankaragücü 35 8 12 15 -3 39
15.Fatih Karagümrük 35 9 16 10 -2 37
16.Konyaspor 35 8 14 13 -14 37
17.Gazişehir Gaziantep 35 9 18 8 -15 35
18.Hatayspor 35 7 15 13 -10 34
19.Pendikspor 35 8 18 9 -31 33
20.İstanbulspor 35 4 24 7 -42 16