Ülkenin durumuna üzülmekten,hergün yeni bir olumsuz gelişmeyle sarsılmaktan ve inanılması mümkün olmayan hadiselerden etkilenmekten çok yoruldum.
Hem bir hava değişikliği olsun,hem kafamdaki gündem değişsin diye seyahate çıkmaya karar verdim.Gazetede Girit turuna rastladım.İzmir’den kalkan uçakla gidip-dönecek,orada 4 gün kalacak,denizin ortasındaki güney Akdeniz’in Kıbrıs’tan sonraki en büyük adasında hayat nasıl geçiyor,turizm nasıl yapılıyor görecektim.Fiyat da,şartlar da keseme çok uygundu. Zaten enflasyon cebimizdeki parayı eritti.Bari son kalan üç-beş kuruşu da Mehmet Şimşek’e ezdirmeden,enflasyona kurban etmeden seyahatlere harcayalım.
Girit bitsin,vapurla bir haftalık Akdeniz turuna,sonra da Norveç’in fiyortlarına gideceğim.Daha sonra mı,daha sonrasına param yetmez artık.Cep delik cepken delik duruma düşeceğiz nasıl olsa…Adalar bizden ucuz,Avrupa’dan daha pahalı hale geldik diyoruz ama,pek de öyle değil.Hayat pahalılığı her yerde ortak bir şikayet haline gelmiş.Bizim yönetim duymasın ama,Girit’te benzin bizden pahalıydı.Elektrik,su ve vergiler de öyle.. 1980’ ler altın yıllarıymış Girit’in.Şimdi öyle arıyorlar ki o yılları.
4o yıl önce gelmiştim Girit’e.Çok değişmiş buldum.Şehirler bakımlı,yollar düzenli,yaya kaldırımsız yer yok gibi.Yaklaşık 17.000’i Türk 650 bin kişi yaşıyor adada.Yüzölçümü 8336 kilometrekare,uzunluğu 260 km Girit’in,genişliği ise 60 ile 12 km arasında değişiyor,.Bizde olduğu gibi sahilleri kızlara,dağlardaki arazileri erkek çiftçilere vermişler.Nufusun yarısı sahilde,yarısı dağlarda yaşıyor.Kızlar ve damatlar turizmden zengin olurken,erkek çocukları tarımdan hayatlarını kazanıyorlar hala. Birbirinden güzel Kandiye (Heraklios),Hanya,Aya Nikola ve Resmo adlı 4 şehir ve çok sayıda köyleri var.Her yerde Osmanlı’dan izlere rastlıyorsunuz.Camiler, minareler,külliyeler,hamamlar..Küçük Hasan Paşa Camii,Yalı camii,İskele Camii,Yeniçeri Camii.Çoğunu Kiliseye çevirmişler.Ama minareleri duruyor.
1924 yılının ortalarında yapılan mübadelede 22.500 müslüman Girit’ten Anadolu’ya,20 bin civarında Rum da Anadolu’dan Girit’e geçmişler. Çok ilginç,mevcut havaalanının dibindeki mahallenin adı yeni Halikarnasos,Bodrum ve Milas’tan gelen Rumlar oturuyor orada.Kandiye’ nin üstündeki Kastamonitsa köyünün sakinleri de Kastamonu’lu Rumlar.Resmo şehrinin küçük Asya meydanında bir mübadele anıtı var.Bizden giden hüzünlü bir kadın heykelinin arkasında, mübadil Rumlar’ın geldikleri yerlerin tabelaları yer alıyor.Urla,Milas,Bodrum,Çeşme,İzmir,Aydın, Trabzon,Yomra,Maçka,Akçaabat…En arkada ise İzmir yangınından kaçan Rumların çizgileri,tüten dumanlar var. İzmir’i onlar değil de biz yakmışız gibi..
Girit’te Samsun,İzmit,İstanbul,Kastamonu, İzmir şehirlerinin Yunancalarını taşıyan isimleri bazı işlek cadde ve sokaklara verilmiş.Girit kiliseleri İstanbul Fener’e bağlı.Papaz atamaları Istanbul’dan yapılıyor.Manastır hayatı ölmüş.Manastırda yaşayan topu topu 4 din adamları kalmış.Girit’te 35 milyondan fazla zeytin ağacı var.Hepsi de bakımlı ve altları sürülmüş,zamanında budanmış.Girit zeytini tek başına Yunanistan tüketiminin yüzde 65’ini karşılıyor.Kişi başı yıllık 25 litre zeytinyağı tüketimi ile dünya ikincisi.Herşey zeytinyağı ile yapılıyor.Bu yüzden tereyağının pabucu dama atılmış durumda.
Girit’te balıkla enginar baştacı. Terbiyeli arapsaçı,balkabağı sinkonta,etli bebek enginar,sultani bezelye,enginar dolması,Girit mücveri,mantısı favori yiyecekler arasında.Ot yemekleri çok meşhur.Turp,radika,rezene,hardal otu,bambul,eşek marulu,deniz börülce ve fasulyesi,kabak çiçeği,sirken,ısırgan,iğnelik, labada,kazayağı,yabani prasa ve kuşkonmaz gibi yiyecek çok otları var.Bizde de mevcut aynıları. Hatta eskiden Girit’ten gelip Bodrum’a yerleşenleri halk kaymakama şikayet etmiş. (Bizim hayvanların hepsi açlıktan ölecek.Tüm otları Girit’ten gelenler toplayıp yiyor.Buna bir çare bul kaymakam bey)demişler.
Zencefil,zerdeçal,tarçın,kekik,ıhlamur,çörek otu,adaçayı cenneti Girit.Zeytin,zeytinyağı,sabun, güzellik kremleri,likörler,şaraplar,uzolar,her yemekten sonra sofraya karafakiler içinde getirilen boğma rakılar(çikudya) çok güzel şekilde ambalajlanmış.Tüm hediyelikleri mükemmel ve ucuz.Turistin cebinden parayı kolayca ve nasıl almanın ilmini yapmışlar gibi.Hanya’nın boyalı evleri,daracık Osmanlı sokakları,deniz feneri,şirin mağazaları,lokanta,bar ve tavernaları ile Unesco’nun koruması altında. Hanya Girit’in bir ucunda,Gonia (Konya)ise diğer ucun denizden 200 metre yukarıdaki bir köyünde.(Hanya’yı Konya’yı görürsün) lafı oradan çıkmış işte.Ayrıca Hanya Mevlevihanesi varmış Girit’te ve bizim Konya’ya bağlı imiş.Herhalde buradan galat Hanya-Konya benzetmesi.
Zeus Girit’te doğmuş,sonu akis’le biten isimler genelde Girit’liymiş.Örneğin Ünlü müzisyen Teodorakis,ünlü yazar Kazancakis,bizimle barış anlaşması yapan Venizelos da Girit’li ki,her evde ve çok dükkanda onun fotoğrafları asılı.Kaçak ve çarpık yapılaşma,çok katlı bina yok adada.Öyle beton mikserlerine,hafriyat kamyonlarına,iş makinalarına ve gürültüye de rastlamadım hiç. Ortalıkta polis,jandarma,belediye zabıtası filan da görmedim.Tıkır tıkır işliyordu şehirler ve sistem.Genel bir huzur hakimdi ortalığa. Kıskanmayı düşünmedim hiç ama (biz bu kadar basit şeyleri nasıl yapamıyoruz)diye hayıflanmadım da değil.Birbirimizle uğraşmaya, ranttan nasıl pay kaparımı hesaplamaya,toplumu değil kişisel çıkarlarımızı ön planda tutmaya kafa yormaktan,güzelim turizm kentlerimizi nasıl güzelleştirir,turizmden nasıl daha çok para kazanırızı düşünmeye vakit ve fırsat bulamıyoruz.
Son olarak Girit’teki hayattan birkaç örnek verip,sağlıklı ve iyi yönetime kavuşursak onların yaptıklarından çok daha iyilerini yapabileceğimize olan inancımla,fiyat mukayeseleri yapayım. Girit’te enflasyon yüzde 7-8 civarında.KDV yüzde 24,asgari ücret 968 euro,emekli maaşı 850-1350 euro arası,et 9,5 euro,muz 2,elma 1,5 euro, polis maaşı 2000,öğretmen 1450-1500.Ev kiraları 500-800,ortalama memur maaşları 850-950 euro civarında.Bir de unutmadan nakledeyim,Girit gecesinde folklor grupları horon tepiyorlar,kemençe çalıyorlar. Sanırım Pontus Rumları çoğunlukta burada…