Hemşehricilik uzaktan bakıldığında oldukça insani ve hatta sevimli bir davranış biçimidir. Ama dozu arttıkça "ayrılıkçı ve bölücü" bir kimliğe bürünür. O şehrin veya o şehre ait bir ilçenin veya köyün hemşehricilik adı altında dernekleşmesi, yardımlaşma ve kalkınma adı altında köylerini, kentlerini güzelleştirmesi kötü bir şey değildir. Gurbete gelen ( Ülke içerisinde gurbet?)Gurbette kendisini yalnız hisseden, tek başına yeni şehre ayak uydurmakta zorlanan köylüsüne, ilçelisine, şehirlisine bu hemşehrilik üzerinden faaliyet gösteren merkezlerin destek olması (Normalde bu devletin görevi değil mi?) iyi bir dayanışma örneği olabilir. Kemalist ideoloji hemşehriciliğe muhaliftir. Bir Kemalist veya daha hafif formu olan bir Atatürkçü hemşehriciliğe muhaliftir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk "Hemşehriciliğin nasıl ve neden toplum bütünlüğünü bozan ve bölen bir faaliyet olduğunu defaatle anlatmış ve bu konuda uyarılarda bulunmuştur." Dedim ya uzaktan bakıldığında masum ve sevimli bir faaliyettir ama dozu arttıkça zehir haline gelir. Özellikle bir bölgenin ve hatta bir şehrin ve hatta hatta bir ilçenin ülke nüfusuna oran ile siyasette, ekonomide, bürokraside hemşehricilik üzerinden tabiri caiz ise pastanın tamamına talip olması hoş karşılanmaz. Türkiye Cumhuriyeti yedi bölge ve 81 vilayet değildir. Bir bütündür. Muğla ağzı ile devlette ve siyasette "Ende bizim oğlan" şeklindeki kayırmacılık önce dikkat sonra nefret çeker. Bu konuda Rize ve Trabzon'un iki ilçesi Türk kamuoyunun dikkatini çekmeye başladı. Siyasi parti ve ideoloji gözetmeksizin yapılan hemşehricilik diğer şehir mensupları tarafından hiç hoş karşılanmıyor bunun da bilinmesi lazım. Biraz bu işleri bırakın ve ülkenin geneline, tüm halka hemşehriniz gibi yaklaşın. Eşitlikçi olun. Bölücü ve ayrıştırıcı olma çizgisini geçmeyin.