Siyasi-politik atmosfer hepimizin malumu.
İktidarın giderek artan istibdatı karşısında muhalefet haklı olarak isyan ediyor.
Bu isyan tamam. Tamam da isyan konusunda bir garip durum mevcut.
Anayasa gereği "dokunulmazlık" zırhı olan arkadaşlar bariz bir şekilde "dokunulur" olan halkı meydanlara davet ediyor.
Ve dokunulmazların meydanlara çağırdığı yüzbinlerce insan coplanıyor, biber gazı ile zehirleniyor, alıkonuluyor, gözaltına alınıyor ve hatta tutuklanıyor.
Gencecik insanların adli sicil kayıtları kirleniyor. Tespit edilenler işlerinden atılıyor.
Özetle dokunulmazlara hiç bir şey olmaz iken halk ciddi bedeller ödüyor.
Dokunulmazlara sesleniyorum.
Gelin eşitlenelim.
Madem bizim vekilimizsiniz gelin aynı şartlar altında mücadele edelim.
Elbette hiç bir işe yaramadığınız TBMM konforunu terk etmeniz çok zor. O etiketi, makamı, itibarı, ekonomik kazancı elinizin tersi ile reddetmeniz çok zor.
Ve yapamıyorsunuz da zaten.
Yapamazsınız. Sine-iMillete dönemezsiniz çünkü çoğunuzun milli temsili yok. Parti içinde teveccüh ile oradasınız ve sizilerin çoğunu millet tanımıyor bile.
Ama bir kez. Bu kez bir lüksünüzden vaz geçip halk ile eşitlenin.
Bir sonraki seçimde söz veriyoruz yine orada olacaksınız. Sadece iki yıl konforunuzdan feragat edin.
Tüm muhalif vekillerin ve yerel yöneticilerin düzgün bir manifesto ile istifa etmeleri Türk siyasetinde deprem yaratır. Halk desteği çığ gibi büyür. Protestolar sokaklardan taşar.
Ama nerede sizde o yürek?
Siz dokunulmazlık kürsüsünden ahkam kesin. Halkı galeyana getirin. Çoluk çocuk coplanırken, gaz ile zehirlenirken, gencecik evlatlarımız kelepçelenip göz altına alınıp, tutuklanırken özel güvenlik ekipleriniz eşliğinde sıcacık evlerinize gidin.
Öyle mi?
Sayın milletvekillerimiz. Sizleri aramızda ve halk gibi eşit görmek istiyoruz.
Gerisi laf-ı güzaf ve Hacivat-Karagöz oyunundan ibarettir.