CAN PULAK

Tarih: 20.08.2025 21:03

Türk’lükte buluşalım

Facebook Twitter Linked-in

Doğuda batıda nerede doğmuşsak doğalım, aslımız nereli olursa olsun, bu topraklarda yaşayan hepimiz Türk’üz…

Ben Kürt’üm, ben Laz’ım, ben Çerkes’im, ben Boşnak’ım, ben Gürcü’yüm, ben Ermeni’yim, ben Rum’um, ben Yahudiyim, ben Arap’ım, ben Arnavut’um, Pomak’ım, Zaza’yım, Süryani’yim, Roman’ım, İran’lıyım der, bir kimlik ve talep tartışmasına girersek, devlete de millete de büyük ve telafisi zor zararlar veririz. Bu topraklarda hepimiz hür, eşit ve kardeşçe yaşamalıyız. Böyle yaşamak yerine, bu ülkeyi parçalamak isteyen dış tezgahların ve ağalarla, aşiretlerin oyununa gelirsek, milletin birlik ve beraberliğini tehlikeye düşürürüz.

Aslında çok hassas ve kritik bir konuyu tartışacağız. Neredeyse son yarım asırı, Kürt sorunu mücadelesi, kavgaları ve terörüyle geçirdik. 82 yaşını aşmış biri olarak hatırlarım, gençliğimizde Türk-Kürt değil, önce sağcı-solcu, sonra da komünist-faşist kavgaları olurdu. Sağ-sol çatışmaları 1968’de başlayıp, 1980 darbesine kadar sürdü. Kürtçülük TİKKO, DHKP, MKP, MLKP, TKP/ML, THKO, THKP gibi yasadışı sol örgütlerin içinde palazlanarak, 1984 yılında PKK bayrağıyla silahlı isyanı başlattı. Aslında Kürt isyanlarının tarihi 1820’lere dayanır. 204 sene öncesine yani… Zaza isyanları, Bedirhan isyanı, Botan isyanı ve tam 100 yıl önceki Şeyh Sait isyanı filan.

Günümüze kadar çok insan öldü, çok şehit verdik. Şimdi terörü bitirme sloganıyla yola çıkıyoruz. Gönül ister ki gerçekten terör bitsin, silahlar sussun, kalıcı bir barış sağlansın. Ama kazın ayağı öyle değil işte. Sadece APO ve PKK ile bitmiyor ki iş. Kürtçülük piyasasında yeni ve daha etkili merkezler oluştu. Örneğin PYD, YPG, YPJ, SDG, PJAK, PÇDK, YBŞ, YJE, EÖT, BÖG, KYB gibileri. Ayrıca Irak’taki gibi, Suriye’de de Kürt devleti kuruldu. Bunlar APO’nun kararını tanımıyor, (Biz yokuz) diye peş peşe açıklamalar yapıyorlar. DEM’li Pervin Buldan’ın Hakkari konuşmasına göre, APO’nun 20 önemli şartı varmış ki, bunlar yenir yutulur ve kabulü mümkün şeyler değil. Ayrıca Terörsüz Türkiye projesinin iç politikada, Anayasa değişikliği ve Başkanlık seçimine malzeme olarak da kullanılacağı kuşkusu yaygın.

Şöyle ya da böyle havanda su dövmeye devam edecek, gündemi çözüm bekleyen ekonomi-enflasyon-geçim sıkıntısı ve devletin kötü yönetilmesi gibi acil konulardan iyice uzaklaştıracağız galiba… Var mı yok mu Kürt sorunu… Eskiden gerçekten Kürtlerin ciddi problemleri vardı. Devlet olarak haklı-haksız hayli yanlışlar ve baskılar da yapmışız. Ama şimdi bunların varlığından kimse söz edemez. Bugünün Türkiye’sinde Kürt’lerin isteyip de yapamadıkları bir şey var mı? Eşit haklarsa, günümüzde eşit hakkı dibine kadar kullanıyorlar. Bakın Parlamentomuza, bakın ticari hayatımıza, bakın bürokrasimize çoğunluk Kürtlerde. Buna kimsenin itirazı olamaz. Ama Kürt sorunu yaygaraları böylesine sorumsuzca devam ederse, arkasından Türk’lerin giderek azalan hakları sorunu gündeme gelir ki, işte o zaman pirincin taşını ayıklamakta zorlanırız.

Onun için diyorum ki, giderek yaygınlaşan bu kimlik tartışmalarına artık bir son verelim ve milletçe birbirimize kenetlenelim. Türk’leri ve Türkiye’yi büyük tehlikeler bekliyor çünkü. Nereli olduğumuzu bırakalım, hepimiz Türk’lükte buluşalım. Ne mutlu Türk’üm diyene.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —