Baş Ağrısı ve Spinal İnstabilite ilişkisi:
Bu yaygın ama az bilinen hastalık ile ilgili daha önce üç bölüm halinde bilgi vermeye çalıştım.
Önce nasıl bir hastalık olduğunu ve nasıl teşhis edilebileceğini anlattım.
Fibromiyalji ile olan ilişkisini neden, niçin’leri ile açıkladım.
Şimdi bu hastalığın yani spinal instabilitenin “baş ağrısı bozuklukları” ile olan ilişkisinden bahsedeceğim.
…
Başımızın ağrı duyusu tamamen omuriliğimizin boyun bölümü ve trigeminal sinir adı verilen anatomik yapılar ile ilişki halindedir.
Sebep ne olursa olsun “baş ağrısı” nın algılanmasında bu anatomik yapılar baş rol oynar.
Baş ağrısının algılanmasında görev yapan sinir liflerinin büyük çoğunluğu özellikle boyun omurları arasından çıkarak, ense kökünden şakaklara, ense kökünden başın tepesine ve ense kökünden kulak kepçelerine doğru yayılır.
Bu sinir lifleri dağılımları sırasında boyun kasları arasından, faysa adı verilen sert keçe tabiatında bantlar ve tabakalar içinden ve arasından geçerek hedef dokulara ulaşır.
Baş ağrısı,spinal instabilite hastalığı boyun omurlarında meydana geldiğinde ortaya çıkar. Sırt ve bel omurga gevşekliği baş ağrısı yapmaz.
Başımızın ağrı duyusu ile görevli sinir lifleri ya laçkalaşmış, gevşemiş omurlar arasında ezilerek, ya da omurga gevşekliği nedeni ile kasılmış, sertleşmiş kaslar arasında sıkışarak ya da kalınlaşmış fasya’lar içinde bası altında kalarak “uyarılır”.
Çoğunlukla üç faktör birden müştereken sinirin ezilmesine ve uyarılmasına sebep olur.
Sinir lifinde meydana gelen bu rahatsızlık ve uyarılma sonucu şiddetli baş ağrısı krizlerine kadar ciddileşen şikayetlere sebep olur.
Migren, Gerilim Tipi Baş Ağrısı, Stres Baş Ağrısı tanısı konulan hastaların %72-84* ’ünde boyun omur hastalığı vardır.
Migren teşhisi konulan hastaların çok az bir kısmında Servikal MR tetkiki ayırıcı tanıda yer alır.
En sık baş ağrısı sebeplerinden olmakla birlikte ve hatta bire bir Migren ağrısını taklit ettiği halde, Migren hastalarında “spinal instabilite –omurga gevşekliği’nin” var olup olmadığı neredeyse hiç araştırılmamıştır. (Ben binlerce Migren hastam içerisinde tek bir hasta da dahi bu araştırılmanın yapıldığına şahit olmadım.)
Peki anatomik ve fizyolojik bir gerçek olarak başımızın ağrı duyusundan öncelikle sorumlu olan ve omuriliğin boyun kısmı ile ilişkili bu sinir liflerinin durumu neden merak edilmez?
Neden araştırılmaz?
Bu soruya etik ve deontolojik bir hata yapmadan doğru cevap vermek gerçekten çok zor.
Ve önemli de değil.
Eğer kronik baş ağrısı çekiyorsanız:
Migren veya gerilim tipi veya stres baş ağrısı tanısı aldıysanız!..
Lütfen boyun omurlarınızda bir hastalık olup olmadığını merak edin.
Özellikle hem boyun MR’ı hem de Dinamik-Fonksiyonel- servikal direk grafi tetkikleri yaptırın.
Sonuçta ya boyun fıtığı ya da servikal spinal instabilite çıkma olasılığı çok yüksek olacaktır.
Hekiminiz baş ağrınızın bu hastalıklarla ilişkisi yok dese bile boyun fıtığınızı veya spinal instabilitenizi tedavi ettirin.
Tedavi sonucunda :Baş ağrılarınızın geçtiğini göreceksiniz.
Hekiminizle tartışmayın sadece: “-Tamam baş ağrımla alakası yok ama ben yine de bu hastalıklarımın tedavisini istiyorum” deyin.
...
Özetle Fibromiyalji iddia edilenin aksine müstakil bir hastalık değildir. Bu konuda iki farklı görüş mevcuttur ve ben klinik tecrübelerim
Fibromiyalji altta yatan gerçek bir hastalığın kaslar üzerinde meydana getirdiği tahribat sonucu ortaya çıkar.
Fibromiyalji altta yatan hastalık zamanında tedavi edildiğinde geçer.
Fibromiyalji sebep değil sonuçtur.
Israrla Fibromiyalji teşhis edilmiş ve bu makaleyi okuyan hastaların büyük çoğunluğunda sebep özellikle boyun olmak üzere omurga hastalıklarıdır.
Fibromiyaljinin en sık üç sebebi aşağıdaki gibidir.
-Boyun fıtıkları ve disk dejenerasyonları,
-Boyun omurları konfigürasyon bozuklukları: (düzleşme, kamburlaşma, açılanma, kuğu boynu deformasyonu vs.),
-Boyun omur gevşekliği - servikal spinal instabilite: (Çok az bilinen ve bu yüzden çok az araştırılan bir hastalık olması nedeni ile sebep olarak daha üstlerde yer alması zaman alacaktır.)
“Omurga Gevşekliği- Spinal İnstabiliteler yazı dizisi kamuyu bilgilendirme amacı ile kaleme alınmıştır. Verilen bilgilerin tıbbi literatürde tam karşılığı ve muhalif yayınlar mevcuttur.Her iki görüş üzerinden klinik deneyimlerim ve bilimsel kurullarda kabul görmüş araştırma sonuçlarım dikkate alınarak kaleme alınmıştır. Bir kısmı veya tamamı ismim olmadan kullanılamaz.”
Bilgehan Bilge